26.07.2008, 01:32
Köşe Yazisi
Öcal Uluç
25 Temmuz 2008 Cuma
Böyle tiraşa, böyle baş!..
Transferi hâlâ öğrenemediler!.. “İşin doğrusu” ve “dünyanin futbolda ileri ülkelerinin kulüplerinin, hele hele büyük kulüplerinin uyguladiği transfer sistemi” şu:
“Önce”, takima “gerekli olan” oyuncular alinir; “zaten transfer ayi başlamadan” takimin “hangi yerine kimin alinacaği” belirlenmiştir; “B ve C plânlari vardir”; transfer ayi başlar ve “o oyuncular alinir”; o oyuncularindan biri - ikisi ile “anlaşmaya varilamazsa” B ve C plânlari devreye sokulur; takim yeni sezonu açarken, “esas kadro” tam olarak sahaya girer!..
“Sonra”, alternatif oyuncularla kadro tamamlanir; “düşeş” ya da “genç ve istikbal vaat eden” oyuncular oltaya takilirsa, onlarla da sözleşmeler yapilir!..
Bizde ise “tam tersi” olur:
“Önce”, kelepirlere, “ucuz olduklari için” hemen bulunuverenlere, “ihtiyaci karşilar mi, karşilamaz mi” diye bakilmadan imzalar attirilir; sonra günler, haftalar geçer, mevsim açilir, takimin ilk hazirlik kamplari başlar, sürer, hatta biter, hâlâ “esas oğlan” ya da “esas oğlanlarin olmazsa olmaz yardimcilari” ortada yoktur; yöneticiler “Oluyor, o olmazsa bu olacak” masallariyla camialarini uyuturken, bir de bakarsiniz ki, Avrupa Kupalari maçlari gelmiştir; hâlâ “Fenerbahçe orta sahasi, özellikle Avrupa Kupalari’ndaki yükü kaldiramayacak kadar boştur”; Galatasaray “Hakan’in yerine santrfor ariyordur”; vah ki ne vah!..
Bir yiğin takimda yer alamayacak, hatta satmaya kalktiğinda satilamayan, kiraya bile verilemeyen oyunculara milyon dolarlar akitilir; ama iş “esas oğlana gelince”, bir - iki milyon dolar, hatta bazen “3 - 5 yüz bin euro için” tren kaçirilir ve bunun adi da “yöneticilik” olur!..
Tabii, bir de “adi büyük” ama “fiyati hayret edilecek kadar küçük” oyuncular bulunur ve “tantana” ile transfer edilir, manşetlerden inmez; daha “ilk” ciddi ve ağir idman maçinda, hatta “maça bile gerek olmadan” bakarsiniz ki “sakatlar ordusuna katilivermiş”; tam da “ucuz etin yahnisi” misali!..
“Bu yil” transfer konusunda “biraz daha dikkatli davraniliyor gibi” görünüyor ama, “şarkli tablonun ana çerçevesi” hâlâ ayni!..
Bitmedi; ya diğerleri?..
Benim gibi “spor yazan” bir gazetecinin bile “ne olup bittiğine dair” tatmin edici, “doğru dürüst” bilgisi olmazsa, okuyucu ne yapsin?..
“Sayfa sayfa spor veren” gazetelerimizde “4 büyüklerin transferleri konusunda bol bol yorum buluyoruz” da, Süper Lig’in “diğer” takimlari konusunda tam bir ölüm sessizliği var; her zamanki gibi!.
Geçen sezon “son haftaya kadar” şampiyonluk kovalayan Sivasspor’dan, ligin en “güçlü” kadrolarindan birine sahip Kayserispor’dan “haftada bir de olsa” bir yorum ya da analiz bile okumuyoruz, okuyamiyoruz; bu nasil iş?..
Sonra da “Siz ülke basini değil, İstanbul basinisiniz” diye eleştirdiğimizde bize kiziyorlar; aynaya bakip kendinize kizsaniz ya!..
İşte lig fikstürleri ilân edildi; Fenerlisi, Galatasaraylisi, Beşiktaşlisi “ilk maçimiz kimle” diye merakla bakiyor gazete sayfalarina, ekranlara; iyi de, bir başka meraki daha var; “ilk hafta oynayacağimiz rakip, transferde ne yapti, kimleri aldi, bu oyuncular o takima ne yönde katki sağliyor; rakibimiz güçlendi mi, bize karşi ne yapabilir; üç puani alabilir miyiz; kolay mi olacak, zor mu” sorulari milyonlarin kafasinda; nerede “bu sorularin cevaplarini kolaylaştiracak” medya yardimi?..
“O” takimlarin “toplamda” milyonlarca taraftarini “yok saymak” bir yana, mesela ben de, herkes gibi, “Galatasaray’in, Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’in, Trabzonspor’un ilk haftada ne yapacaklarini” merak ediyorum; ama bu merakimi “sadece üç büyüklerle ilgili yorumlari okuyarak” gideremem ki; “rakipleri konusunda ciddi hiçbir bilgim yok”; spor sayfalarinda onlarla ilgili “doğru dürüst bir - iki analiz bile okumadim”; bu nasil bir “tarafli, hem de tek tarafli” bir gazeteciliktir ki, bir türlü bu büyük eksik tamamlanmaz, bu büyük yanliş düzeltilmez?..
Yazik!..
Kaynak: Türkiye Gazetesi
Öcal Uluç
25 Temmuz 2008 Cuma
Böyle tiraşa, böyle baş!..
Transferi hâlâ öğrenemediler!.. “İşin doğrusu” ve “dünyanin futbolda ileri ülkelerinin kulüplerinin, hele hele büyük kulüplerinin uyguladiği transfer sistemi” şu:
“Önce”, takima “gerekli olan” oyuncular alinir; “zaten transfer ayi başlamadan” takimin “hangi yerine kimin alinacaği” belirlenmiştir; “B ve C plânlari vardir”; transfer ayi başlar ve “o oyuncular alinir”; o oyuncularindan biri - ikisi ile “anlaşmaya varilamazsa” B ve C plânlari devreye sokulur; takim yeni sezonu açarken, “esas kadro” tam olarak sahaya girer!..
“Sonra”, alternatif oyuncularla kadro tamamlanir; “düşeş” ya da “genç ve istikbal vaat eden” oyuncular oltaya takilirsa, onlarla da sözleşmeler yapilir!..
Bizde ise “tam tersi” olur:
“Önce”, kelepirlere, “ucuz olduklari için” hemen bulunuverenlere, “ihtiyaci karşilar mi, karşilamaz mi” diye bakilmadan imzalar attirilir; sonra günler, haftalar geçer, mevsim açilir, takimin ilk hazirlik kamplari başlar, sürer, hatta biter, hâlâ “esas oğlan” ya da “esas oğlanlarin olmazsa olmaz yardimcilari” ortada yoktur; yöneticiler “Oluyor, o olmazsa bu olacak” masallariyla camialarini uyuturken, bir de bakarsiniz ki, Avrupa Kupalari maçlari gelmiştir; hâlâ “Fenerbahçe orta sahasi, özellikle Avrupa Kupalari’ndaki yükü kaldiramayacak kadar boştur”; Galatasaray “Hakan’in yerine santrfor ariyordur”; vah ki ne vah!..
Bir yiğin takimda yer alamayacak, hatta satmaya kalktiğinda satilamayan, kiraya bile verilemeyen oyunculara milyon dolarlar akitilir; ama iş “esas oğlana gelince”, bir - iki milyon dolar, hatta bazen “3 - 5 yüz bin euro için” tren kaçirilir ve bunun adi da “yöneticilik” olur!..
Tabii, bir de “adi büyük” ama “fiyati hayret edilecek kadar küçük” oyuncular bulunur ve “tantana” ile transfer edilir, manşetlerden inmez; daha “ilk” ciddi ve ağir idman maçinda, hatta “maça bile gerek olmadan” bakarsiniz ki “sakatlar ordusuna katilivermiş”; tam da “ucuz etin yahnisi” misali!..
“Bu yil” transfer konusunda “biraz daha dikkatli davraniliyor gibi” görünüyor ama, “şarkli tablonun ana çerçevesi” hâlâ ayni!..
Bitmedi; ya diğerleri?..
Benim gibi “spor yazan” bir gazetecinin bile “ne olup bittiğine dair” tatmin edici, “doğru dürüst” bilgisi olmazsa, okuyucu ne yapsin?..
“Sayfa sayfa spor veren” gazetelerimizde “4 büyüklerin transferleri konusunda bol bol yorum buluyoruz” da, Süper Lig’in “diğer” takimlari konusunda tam bir ölüm sessizliği var; her zamanki gibi!.
Geçen sezon “son haftaya kadar” şampiyonluk kovalayan Sivasspor’dan, ligin en “güçlü” kadrolarindan birine sahip Kayserispor’dan “haftada bir de olsa” bir yorum ya da analiz bile okumuyoruz, okuyamiyoruz; bu nasil iş?..
Sonra da “Siz ülke basini değil, İstanbul basinisiniz” diye eleştirdiğimizde bize kiziyorlar; aynaya bakip kendinize kizsaniz ya!..
İşte lig fikstürleri ilân edildi; Fenerlisi, Galatasaraylisi, Beşiktaşlisi “ilk maçimiz kimle” diye merakla bakiyor gazete sayfalarina, ekranlara; iyi de, bir başka meraki daha var; “ilk hafta oynayacağimiz rakip, transferde ne yapti, kimleri aldi, bu oyuncular o takima ne yönde katki sağliyor; rakibimiz güçlendi mi, bize karşi ne yapabilir; üç puani alabilir miyiz; kolay mi olacak, zor mu” sorulari milyonlarin kafasinda; nerede “bu sorularin cevaplarini kolaylaştiracak” medya yardimi?..
“O” takimlarin “toplamda” milyonlarca taraftarini “yok saymak” bir yana, mesela ben de, herkes gibi, “Galatasaray’in, Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’in, Trabzonspor’un ilk haftada ne yapacaklarini” merak ediyorum; ama bu merakimi “sadece üç büyüklerle ilgili yorumlari okuyarak” gideremem ki; “rakipleri konusunda ciddi hiçbir bilgim yok”; spor sayfalarinda onlarla ilgili “doğru dürüst bir - iki analiz bile okumadim”; bu nasil bir “tarafli, hem de tek tarafli” bir gazeteciliktir ki, bir türlü bu büyük eksik tamamlanmaz, bu büyük yanliş düzeltilmez?..
Yazik!..
Kaynak: Türkiye Gazetesi
RES TANTUM VALET QUANTUM VENDI POTEST