Alıntı:Cem Sultan ve Ülkedeki "Gençlik" Problemi





Cem Sultan gazete haberlerinde genç takimda 33 maç 77 gol attiği haberi ile beklentileri arttirmiş, önce PAF sonra A2 takimi ile oynadiği maçlarda o beklentiyi en üst seviyeye taşimişti. PAF/A2 maçlarini GSTV'nin verdiği ölçüde kaçirmadan izlemeye çaliştim. Bu yüzden de rahat rahat söyleyebilirim Cem Sultan'in forma bulacak düzeyde olduğunu, hem de A takimdaki birçok ismi göze alinca ilk 11'i zorlamasa da her maç yarim saat kadar süre almasi mümkündü bana kalirsa.





Türkiye'deki durumdan bahsede bahsede bunalima girip kendimi ateşe vermeme az kaldi. Avrupa'da Lukaku 16 yaşinda gon krali olurken, Türkiye'de Semih Şentürk 26 yaşina kadar "genç golcü" diye aniliyorsa zihniyette bir kirlilik olduğu zaten açik. Hadi diyelim Semih espri ile uzatilmiş bir uç örnek. Peki 1991 doğumlu Emre Çolak veya başka bir X oyuncuyu düşünelim; Avrupa liglerinde oynuyor olsa 1991 doğumlu çocuk ne olurdu diye düşündünüz mü hiç? Şu an Emre gibi bir isim 20 milyon Euro'larla beraber anilan bir isim olurdu. Örnekler çok uzak değil: Marko Marin ve Mario Götze. Bunlarin da fiziği zayif, bunlar da çelimsiz görünerek işe başladilar ama Bundesliga gibi temponun çoğu Avrupa ligine fark attiği, Premier Lig'den daha fazla fiziğin gerektiği, 90'larin İtalya'sindaki sertliğin benzerlerinin sikça görüldüğü ve her futbol kültürünün zevk veren yanlarinin bir birleşimi haline gelen ligde oynuyorlar. Bugün Marin'in 35 milyon Euro'ya transfer olacaği manşetlere çikiyor ancak şunu kabul edelim Emre Çolak'a 35'i zaten geçtim de 3.5 milyon Euro bile veren olmaz günümüzde. İstanbul değil de herhangi bir Avrupa şehrinde futbola adim atsaydi o da benzer bonservislerle alicisini bekliyor olurdu. Emre demişken Emre'nin özelinde şunu belirtelim: Fizik güç eksikliği asla çok büyük bir problem değil. Götze ve Marin fizik güçle değerlendirilirlerse Bundesliga 2'de bile zor şans bulurlar, bunu kabul edelim. Fiziği yetersiz görülen genç oyuncu devamli oynayacak ki o fiziğin yarattiği açiği kapatacak, ne yazik ki bizde pek mümkün değil oynamasi.
GKonu başka yere dağilmadan ana konuya dönelim. 19-21 yaşlarinda bir oyuncunun yetersiz olduğunu anlamak için Türkiye'de antrenman performansi yeterli görülüyor aci bir şekilde. Bir gence oynama imkani vermeden onun yetersiz olduğunu anlayabilenlerin ülkesinde yeni hedef belli oldu: Cem Sultan.

"İyi olsa oynatilirdi" diyenini mi ararsiniz, "Fiziği yetersiz" diyenini mi ararsiniz, "Tecrübe yok, nasil oynasin Süper Lig'de" diyenini mi ararsiniz... Seç-beğen-al durumu var yani. Öncelikle şu tezleri de tek tek çürütelim ki bir de onlari tartişmayalim boşu boşuna. İyi olsa oynatilirdi diyebilmek bu üçlünün içinde en saçmasi, zira antrenman ve hazirlik maçlari dişinda bir resmi maç oynatmadan bir oyuncunun iyi-kötü olduğuna karar verebiliyorsak kulübü-federasyonu-sporu komple kapatip dolaba kaldiralim rahat edelim. Fiziği yetersiz argümanini da üstteki satirlarda Götze-Marin ikilisi ile çürütmüştük. Geriye kalan son şey de tecrübe eksikliğinin 20 yaşindaki adama bile forma vermeye engel oluşu. Sorun çok basit ve "iyi olsa oynatilirdi" kismindaki çözüm ile benzer: Oynatilmayan adam, eksik olduğu iddia edilen tecrübeyi nerede ve nasil elde edecek? Kiralansin deniyor da kiralanan yer Süper Lig olunca az oynuyor veya hiç oynamiyor, adres 1. Lig olunca da oyuncu çok şans bulsa bile "Süper Lig tecrübesi yok" diye yeni bir tecrübe kapisi açiliyor. Böyle bir mantikla çürüttüklerimiz çok fazla. Son örneği Cem Sultan olmak üzereydi ki genç adam doğrusunu yapip kaçip gitmeyi uygun buldu.
Avrupa'da bir oyuncunun, hem de ülkede üst düzeye çikmasi beklenen bir oyuncunun sadece 8 dakikalik profesyonel kariyeri varsa o oyuncunun yaşi muhtemelen 16'dir, en fazla da 17 yaşindadir. 20 yaşini doldurduysa en azindan birkaç 90 dakikasi ve 20 maçtan fazla sonradan girdiği maç bulunmasi lazim. Cem Sultan gol rekorlarina oynayabilecek bir forvet olarak görüldü kariyerinin başinda ancak 20 yaşindaki adamin altyapisindan yetişip yildiz olmayi beklediği kulübünde profesyonel dakikasi 8 ise o oyuncunun o kulüpten üçe beşe bakmadan kaçip gitmesi bu kaçişta eleştirilecek son şeydir.

Eleştirip vuracak bir şeyler lazimsa adres belli: Galatasaray Spor Kulübü Futbol Şubesi. İlk önce kendimize, altyapidan çikan yildizlarimiz ile övünen takimimiza vurup sonrasinda da hala daha 18'lik oyuncuyu ilk 11'e koyamayan basiretsiz futbol kültürümüze vuralim.

31 Mayis 2011 günü Cem Sultan'in önünde iki seçenek vardi: Hayalini kurduğu Avrupa ve A Milli Takim ihtimali için elindeki son şansi kullanip daha fazla forma şansi bulacaği bir takima gidecekti ya da Galatasaray'da kalip 34 maçlik lig boyunca 1 maç oynayip kendini şansli azinliktan görüp birkaç sene sonra da Anadolu kulüplerinde çürüyüp gidecekti.

Ve mantikli olani yapip ilk seçeneği seçti Cem; Kayserispor'a gitti, Galatasaray'dan daha çok forma şansi bulabileceği bir yere yani. Bundan sonra sağda solda heyecanli ve boş taraftarlarin yaptiği gibi ardindan tonla küfür sayip siralayip adama söylenmenin alemi yok.

Cem Sultan gibi birçok ismin neden gittiğini sorgulamaya yorduğumuz beyinlerimizi kendilerine korkmadan, cesurca formayi teslim etmeye ve onlarin arkalarinda durmaya yorsaydik bugün Cem Sultan varken Elmander'i getirmenin lüks olduğunu bile konuşuyor olabilirdik.

Olur da bir gün Anil Dilaver, Berkin Arslan, Berk Neziroğlulari gibi isimleri de kaçirirsak bu yaziyi hatirlayin. Cem Sultan yazan yerlere elimizden kaçip giden başka bir yildiz adayinin ismini koyun, ne ana fikir değişmiş olur ne zihniyet.

enes-kys yazdı:cem e 650 bin mi ne yetiştirme parasi verilecekmiş galiba

Cilginlar_38 yazdı:Hurma o parayi hiç verecegini sanmiyorum. bi hava parasi olur belki 60bin kadar.