Futbol hepimizin ortak paydasi…renklerimiz farkli olsa da amacimiz ayni..
Küçük,büyük,çocuk,erkek,kadin demeden hayatimizin bir parçasi..
Tüm dünyada olduğu gibi toplumsal hayatin bir eğlencesi..

Futbolu yöneten UEFA ve FİFA gibi kurumlar var…Onlara bağli olarak da ülke Federasyonlari..Her biri özerk..Yani kendi kurallarini kendileri koyarlar, tabii tüm ülke Federasyonlarinin bağli olduğu FİFA’nin koyduğu kurallari çiğnemeden..

O nedenle ülke Federasyonlarinin alacaklari kararlar kendi ülkelerindeki futbolu geliştimek ve futbolu en küçük birimlere kadar indirerek insanlara futbolu sevdirmek ve izlettirmek..

Son yillarda öylesine büyük bir sektör haline geldi ki “Futbol Endüstrisi” diye bir endüstri oluştu. Sponsorluklar, reklamlar, TV yayin haklari,bahisler ve bilumum maddi olanaklarla “futbol asla futbol değildir” söylemi baş gösterdi..

Nitekim öyle olmadiği ve olayin insanlarin eğleneceği,maçlara gidip ailesiyle güzel vakit geçirebileceği bir eğlencelik ortamdan çikip tamamen çikar savaşlarina dönüştüğü gerçeği ortaya çikti..

Dünyanin neresinde ne oluyor, az çok duyuyoruz…Her yerde farkli uygulamalar olabiliyor ve sonuçta bunlar kendilerine zarar veya yarar getirecek durumlarla sonuçlaniyor..

Türk Futbolu’nda yillardir bir seçim karmaşasi ve kargaşasi sürdü malumunuz..
Federasyon seçimlerinde tehditler,şantajlar,kinali kuzular,kurbanliklar, adayliktan çekilmeler sonucunda çok kere seçimler yapildi ve gidenler gelenler,yeniden gidip gelenler ( ki ülke olarak alişkiniz bu tür durumlara..6 kere gidip 7 kere gelmelerimiz bile var..) nedeniyle sürekli bir kaos ve sürekli bir karmaşa yaşandi..

Son seçimlerde yaşananlari hep beraber izledik..Otel lobilerindeki kulisler, kapi altlarindan zarfla atilan mektuplar,siyasi ve şahsi etkilenme ve etkilemeler..

Yani sancili doğum ve doğan sakat çocuk..

Sonrasinda Bakanlarin yaşananlari Meclis gündemine sokmasi,Meclis’te: “bu iş böyle olmaz..hükümet olarak bu durumu kabul edemeyiz.kesinlikle iptal edilmeli” söylemleri..
Muhalefetin onlara inat “olur olur, bal gibi olur “ tarzindaki tavri ve bizim tek eğlencemiz olan futbolun dibine kadar siyasete bulaşmasi..Ki en önemli söylemdi eskiden
“Futbola siyaset karişmaz “ sözü..

Siyaset karişmasini geçtik,öyle bir hal aldi ki durum; Futbol’a Futbol bile karişmaz oldu son zamanlarda..

Futbol dişi,kural dişi,kanun dişi,hatta insanlik dişi onlarca olaylar yaşiyoruz artik..
Rengimiz ne olursa olsun hepimiz bu olaylardan sorumluyuz..

Türk Futbolu’nun durumu şu an içler acisidir ve geleceği çok ürkütücüdür..
Yaşananlar ve uygulamalar tamamen şahsi ihtiraslar ve çikarlar üzerine kuruluyor artik.
Tünelin ucu çok karanlik ve tren üzerimize doğru geliyor son sürat..

Türk Futbol Federasyonunun yaptiği uygulamalar hepimizin malumu..
Her stadda ve her takim taraftarinda memnuniyetsizlikler var..

Sebebi şu ki var olan kanunlar ve kurallar uygulanmiyor…Kurallar,cezalar ve uygulamalar tamamen keyfi ve ikili ilişkilere göre düzenleniyor ve uygulaniyor..

Geçmişte yaşananlari yazmaya kalkarsak kitap olur…
O nedenle Türk Futbolu’nun bittiği an bu andir şeklindeki son olay olan Trabzon-Sivas maçinda yaşananlar ve sonucunda çikan kararlar, oluşan durum ve sonrasinda olabilecekler.

Neler olduğunu hepimiz takip ettik ve yaşadik..İşin içeriği nasildir, yapilan durumlar doğru mudur değil midir diye düşünürken olayin tam da içinden biri olan Vestel Manisa eski Başkani Haluk Çubukçu tarafindan alti çizilerek açiklandi.Hem de sporun gelişimine katki yapmak üzere sponsor olan firmanin sponsorluktan çekildiğini anlatan basin toplantisinda..

Yani vahamet üzerine vahamet..
Ne dedi o gün Haluk Çubukçu: “Vestel Şirketler Gurubu'nun 29 Ağustos 2007 tarihi itibariyle 7 yildir sürdürdüğü Manisaspor'a olan sponsorluğunu sona erdirdiklerini söyledi.. 28 Ağustos tarihinde Türkiye Futbol Federasyonu'nun verdiği karar, Türk futbolunda kara bir lekedir. Biz, bugüne kadar yeşil sahalarin dişinda tehditle, ahbap çavuş ilişkileriyle puan kazanmadik. Temiz, adaletli, renklerin ve kişilerin hakim olmadiği tertemiz bir Türk futbol yönetimini arzuluyoruz. Biz, bu karari tertemiz bir sayfa açilsin diye aldik.” Bundan ötesi var midir artik bilinmez ama biz dişaridan duyup belki “hadi canim sen de” diyebilirdik ama olayin tam da içinden ve birebir yaşayan bir klüp Başkani’nin sözleri bunlar ve durumun vahametini bütün çiplakliğiyla gözler önüne seriyor..

Yani durum iyice vahim..İçeride binlerce alavere,dalavere döndüğü belli ve kesin..
Duruma göre, kişiye göre, renklere göre kararlar verildiğini ispatliyor bu durum. Kanunlarin, nizamlarin hiçbir kiymetinin olmadiğini, “Ali kiran, baş kesen” misali kararlar verildiğini gösteriyor herkese..

Futbolumuz kirleniyor ve elden gidiyor yavaş yavaş..
Hani o hepimizin en büyük eğlencesi olan futbol,başkalarinin elinde oyuncak oluyor ve bizlere siz karişmayin biz hallediyoruz deniyor..
Evet hallediyorlar ..Hem de öyle bir hallediyorlar ki ortada futbol namina bir şey kalmayacak.

Ki liglerimizde yaşananlar ve oynanan futbol da futbolun kalmadiğini gösteriyor..
Milli Takimimiz, kulüp takimlarimiz başari elde etmek için maddi manevi her şeyi yapmalarina rağmen pek de ileri gidemiyorlar..

Olayin bu boyutu bir yana bir de futbolun futbol olmaktan çikip, Federasyon’daki bahsettiğimiz menfaatlerin tribünlere taşmasi…

Yani tribünlerin ve sokaklarin Futbol nedeniyle kan gölüne dönmesi..

Sporda Şiddet yasasi çikmişti malumunuz:
Spor Müsabakalarinda Şiddet ve Düzensizliğin önlenmesine dair 5149 sayili Kanun..

Peki kim,hangi kurum, hangi kulüp,hangi yönetici,hangi Federasyon uygulayacak bunu..
Uygulamayana yaptirim uygulayacak merci var mi ki..
Stad içini halledemeyen Federasyon stad dişini nasil halledecek ki..

Futbolumuz can çekişiyor..Futbolu da geçtik insanlar can çekişiyor ve ölüyorlar futbol adi altinda..

Bundan herkes sorumlu… Yaptirimlari uygulayamayan Devlet, Kuralari uygulamayan Federasyon, kanunlara uymayan kulüp yöneticileri, rant peşinde koşan taraftarlar…

Bu konudaki son yaşananlar da malum…
BJK tribün gruplari arasinda yaşanan olaylar ve bir can kaybi..

Hangi insanin hayatindan değerlidir Futbol.
Hangimiz isteriz “şampiyon olalim da kaç kişi ölürse ölsün” diye..
Hangi kulüp taraftari ister kendi renkdaşinin veya bir başka renge gönül veren taraftarin canini kaybetmesini..
Kaç şampiyonluğa bedeldir bir insan hayati..Koca bir hiç elbette ki..

Hani sporda şiddet kanunumuz vardi ya:Bakin ne diyor oradaki 14.madde de..

Toplu ve organize biçimde bilet fiyatinin üstünde ya da altinda bilet satişi yapilamaz.Cezasi da 20.madde de tanimlanmiş:

6 aydan 1 yila kadar hapis ve her bir bilet için 250 YTL para cezasi..
Yani kulüplerin belirli gruplara (ki kendi menfaatleri uğruna) verdikleri biletler ve kombineler
nedeniyle ortaya büyük bir rant çikmakta ve bu rant paylaşimi ve kavgasi sonrasinda ölümle sonuçlanan olaylar yaşanmakta..

peki nereye kadar gidecek bu durum..
Futbolumuzu kim geri verecek bize.
Stadlara,gönül verdiğimiz renklere kavuşmaya,çoluk çocuk gönül rahatliğiyla eğlenmeye,takimimiza destek olmaya nasil gideceğiz bu şartlarda..

Taraftarin son noktasi olan mecazi anlamdaki “Ölmeye ölmeye geldik “ tezahüratini gerçekleştirmeye mi gideceğiz bundan böyle...

O halde ne yapacağiz sevgili dostlar..Futbolumuzu biz kurtaracağiz..
Stadlarda,sokaklarda her birimize ayri görevler ve sorumluluklar düşüyor..
Çocuklarimizi gönül rahatliğiyla maçlara gönderebilmek için, geleceği kurtarmak için
biz el atacağiz Futbola..Yani futbolun gerçek sahipleri olan biz taraftarlar ve seyirciler..
Rengimiz ve tuttuğumuz takimlar farkli olsa da özünde yaşadiğimiz sevinçler ve üzüntüler ayni..
Senin kardeşin benimle “omuz omuza” yapiyor bizim tribünde, benim kardeşim seninle yapiyor sizin tribünde..
Amca’ni gördüm karşi tribünde, Dayin’la karşilaştik koridorda.
Bizim çocuk sizin stadda dikkat edin…Baban sizin takimi yeneceğimizi söyledi geçen gün..
Yani hepimiz iç içeyiz ve maçlarda yaptiğimiz gibi omuz omuza verip,elele tutuşup kurtarmaliyiz Futbolumuzu..

İlk önce işin çivisini çikaran bu Federasyon’un gitmesiyle başlamali temizlik..
“Ulusoy İstifa” söylemi artik işlevini yitirmiştir..Bir çok stadda söylenmesine rağmen ninni gibi gelmektedir..
Hükümetler,bakanlar,şahislar,gruplar,yönetimler yikamadilar bu Federasyonu..
Sen, ben ve diğer renklere gönül verenler beraberce yikacağiz..

Sen Bursali kardeşim, Sakaryali dostum, Kayserili, Konyali, Manisali, Rizeli, G.Antepli,
Ankarali, Sivasli,Trabzonlu hemşerim, ezeli rakibim,ebedi dostum..
Haydi hep beraber bir organizasyon yapalim..
Yürüyüş mü,deklarasyon mu,imzali mektup mu veya Manisalilar’in yaptiği gibi siyah mendil sallamak mi..ne olacaksa olsun ve Türk Futbolumuz kurtulsun bu kargaşadan ve kaostan..
Ve bu Federasyon’un gitmesi için herkes elinden gelen desteği versin..

Tüm stadlarda yapilacak ve herkesin katilacaği bir organizasyon ilgi çekmesi açisindan faydali olacaktir..Taraftar dernekleri ve gruplari olarak her klüp kendince kararini versin..
Oluşacak ortak payda ile ne yapilacaği belirlensin ve uygulamaya geçilsin..

Benim tavsiyem stadlarda maçlar başlamanda önce 5 dakikalik sessizlik protestosu başlangiç olabilir..Yarin çok geç olabilir..O halde tez zamanda çok işler bitirmeliyiz..

Ben bir Fenerbahçe taraftari olarak kendi taraftar arkadaşlarimla da paylaşacağim bunlari..

Bana “hadi ordan” “ne diyorsun sen be” , “memleketi sen mi kurtaracan”
“sen kendi takimina bak” “başka işin yok mu kardeşim” deseniz de kizmayacağim…

Bugün olmasa yarin hak vereceksiniz belki de..
Hepimiz çocuklarimizi stadlara ve maçlara gönül rahatliğiyla göndermeli,kendimiz ve ailemizle futbolu adil ve güvenli ortamlarda seyretmek için elimizden geleni yapmaliyiz..

Renge göre değil yaşananlara göre değer verin yazilanlara..
Fenerbahçeliyim diye kendi renginizle kiyas yaparak birebir klasik tartişmalara girmeden cevaplar verin bu çağriya..
Hani derler ya “elçiye zeval olmaz” diye..O nedenle hakaretlerle,vurarak, öldürerek göndermeyin beni geriye…
Bu vesile ile herkesin takimina başarilar diler,sevgi ve saygilarimi sunarim..

Not: Bu konuyu bir çok taraftar forumunda açtim...

saolasin emeklerlerin icin ama bu devran böyle gelmiş boyle gider