Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
Avşar hoca
--------------------------------------------------------------------------------
birgün gayserinin bir köyünde köyün imami ölmüş tabi o zamanlar diyanet falan yok o yüzden köy imamsiz kalmiş ne namazi adamakilli kilabiyorlar nede cenazelerini gömebiliyorlar neyse bir zaman sonra oradan bir avşar geçerken bizim köylüler adami yakalamişlar demişler sende hoca kiliği var bizim hocamiz ol diye avşar önceleri kabul etmesede köylüler para teklif edince razi olmuş.bunlar oturmuşlar köy kahvesine tabi dini sohbet diz boyu ve öğle namaz vakti gelmiş köylüler hadi hocam namazi kilalim demişler bizim avşarda hadi bismillah deyip namaza durmuş köylüler aman hocam abdestsiz namaz kilinirmi diyince bizim avşar o sizin dediğiniz sulu namaz oda bu paraya olmaz demiş.
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
KÖR BALIK
--------------------------------------------------------------------------------
bizim gayserliler pazarliği severya,yine gayserlinin biri balik almak için balik pazarina gitmiş bakmiş baliklar çok güzel ve taze pazarlik yapamayacak balikci içeri girince bizim gayserli baliğin gozüne elini sokmuş gözünü çikartmiş sonra balikciya dönmüş söyle ağam şu kör baliğa kaç para istiyon demiş.
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
KAYSERİLİLER AFRİKA DA
--------------------------------------------------------------------------------
afrika ya giden 3 kayserili orda bir çaydalik bulurlar....çaydanliktan cin çikar ve dile benden ne dilerseniz der 1. kayserili beni kayseriye gönder der ve kayseriye gönderilir.. 2. kayserili de ayni şeyi söyler ve oda kaysri ye gider.. 3. kayserili ise ben burda yalniz kaldim arkadaşlarimi getir der_)
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
TİLKİYE CEZA
--------------------------------------------------------------------------------
Bünyan’in köylerinden birinde bir bağ sahibinin bağina tilki dadanmiş. Adam, tilkiyi yakalarsam cayir cayir yakacağim diye ahdetmiş. Bir gün tilkiyi yakalamiş. Ancak dinimizde bir canliyi yakarak öldürmek yasak olduğundan şu meseleyi bir de ona sorayim diyerek hocanin yanina varmiş: -Hocam, ben bu hayvana ceza vereceğim, ahdim var. Ancak yakmak günah sen bana, uygun bir ceza söyle demiş. Hoca tilkiye bakmiş bir de bağciya. Sonra başindan kavuğunu çikarmiş, tilkiye giydirmiş, hayvani salmiş. Bağci: -Aman hoca ne yaptin, demiş. Hoca gülmüş: -Bu ceza ona yeter de artar bile demiş
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
KAYSERİLİ İLE ŞEYTAN
--------------------------------------------------------------------------------
“Kayserili şeytan gibi zekaya sahip”, “şeytana pabucunu ters giydiren Kayserilinin yaninda şeytanin lafi mi olur”, sözleri şeytanin kulağina sik sik çalinmaya başlayinca, bu sözleri içine sindirememiş. Şeytan, Kayserili biri ile ortak arazi ekmeyi planlar. Şeytan der ki kendi kendine: Göreceğiz bakalim, şeytan mi daha kurnaz, Kayserili mi? Ve gün gelir Kayseriliye sözü açar: -Seninle ortak bir pancar ekelim deyince Kayserili: -Hay hay ekelim, demiş. -Ama her şey ortaklaşa yapilir. Tarlalar sürülür, tohumu, gübresi hasat zamani beklenir. Şeytan bu ya duramaz işte: -Sayin Kayserili arkadaş, bak pancar yeşerdi, yapraklari koca koca oldu. -Seninle bir pazarliğa girelim. Üstü benim olsun toprağin altta kalani da senin olsun, ne dersin? -Tamam, ortağima saygim ve güvenim sonsuz. Yeşil yapraklar büyüdükçe şeytanin da yüzü gülüyormuş. Gün gelmiş, mahsul kaldirilmiş. Tüm yapraklari şeytan alirken toprak altindaki pancari da Kayserili almiş. Kayserili, pancari satmiş bir sürü para alirken, şeytan kendisini aldatan o yeşil yapraklarla beş parasiz kalmiş. Ve yenilgiye doymadiği için: -Kayserili arkadaş seninle bir de buğday ekelim. Yalniz bu sefer toprağin alti benim demiş ve Kayserili de: -Peki üstü de benim, demiş. Gene yil sonu gelmiş, gene şeytanda hüsran. Çünkü şeytan, buğdayin saplarini alirken Kayserili de buğdayin denelerini almiş. Artik dayanamayan şeytan demiş ki: - Aman be Kayserili arkadaş pes benden. Senin namini duymuştum da inanmamiştim. Meğerse sen neymişsin be Kayserili, demiş...
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
ASKER ARKADAŞI
--------------------------------------------------------------------------------
Kayserili Mehmet Ağa Çanakkale’ye askerlik görevine gider. Orada Trabzonlu Cengiz ile ayni bölükte görev alir ve onunla tanişip candan arkadaş olurlar. 36 ay askerlik süresince birbirlerine kenetlenir, kan kardeşi olmaya karar verirler. Derken askerlik bitiminde Mehmet Ağa memleketi Kayseri’ye, Cengiz de Trabzon’a döner. Aradan 25 yil geçer, birbirleriyle sadece mektuplaşirlar. Cengiz Ağa bir gün Adana’ya giderken Kayseri’de inip ve askerlik arkadaşini ziyaret etmek ister ve arar sorar arkadaşinin evini bulur. Hoş beşten sonra hal hatir sorulur. Cengiz Ağa, üç çocuğu olduğunu, bunlarin ziraatla (findikla) uğraştiklarini söyler. Kayserili Mehmet Ağa ise dört tane oğlu olduğunu, bunlarin ikisinin akilli diğer iki tanesinin de akilsiz çiktiğini söyler: -O nasil oluyor? diye Cengiz Ağa sorar. Mehmet Ağa akilli oğlanlardan birinin kundura dükkani açtiğini, diğerinin ise giysi dükkani olduğunu: akilsizlardan birinin ise öğretmen olduğunu, diğerinin de memur olduğunu söyler. Cengiz Ağa kizar! -Ulan sen nasil konuşuyorsun, okuyan mi akilli, okumayan mi? Ben bu işi anlamadim da, der. Mehmet Ağa : -Ticaretle uğraşanlar has Kayserili, okuyanlar ise Trabzonludur der.
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
CİRİT ATLARI
--------------------------------------------------------------------------------
Kayserilinin biri Erzurum’da askermiş. Atlari seven bu asker Dadaşköy’de her Pazar günü oynanan ciridi izlemeye gidermiş. Karinlari çekik, seke ayakli cins atlari hayranlikla izliyormuş. Askerliğini bitirmiş ve aradan yillar geçmiş. Kayserili artik seksen yaşina girmiş ve hastaymiş. İki oğlu babalarina son isteğinin ne olduğunu sormuşlar. İhtiyar baba demiş ki: Oğul Erzurum’da askerken Dadaşköy’de cirit oynayanlari izlerdim. O cins atlar hala gözümün tütüyor. Erzurum’a gidip o atlari görmek istiyorum. Oğullari hasta babalarini alip Dadaşköy’e götürmüşler. İhtiyar ciridi izler, bir de bakar ki o cins atlar yok! Cirit oyununda karinlari şişmiş beygir türü atlar var. Duruma üzülen ihtiyar, yani başlarindaki köy çeşmesinden küzeye* su dolduran yeni bir geline yaklaşir “Demek ki gelin de kocasindan memnun değil”: Evladim bundan atmiş sene evvel, ben burada askerken cirit oynayanlari izlerdim, çok güzel cins atlar vardi. Şimdi o atlarin yerini beygirler almiş, o atlar nerede? Gelin der ki: - Amca eskiden göğüsleri killi dadaşlar vardi ya, işte o atlara binip de gittiler.
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
AĞALARIN VESTİYERİ
--------------------------------------------------------------------------------
Tomarza’nin ileri gelen eşrafindan 3-4 kişi şehir kulübünde bir araya gelerek imece usulü erzak alip yemek yapmişlar ve içki masasi kurmuşlar,başlamişlar içmeye. Bu sirada içeriye mahalle bekçisi girmiş ve onu da çağirarak masaya oturtmuşlar. Yiyip içtikten sonra sira alinan erzaklarin ve içilen içkilerin paralarini toplamaya gelmiş. Eşrafin geleneğinde fakirin ve yoksulun kollanip-gözetilmesi olmasina rağmen, masadaki giderlere bekçiyi de dahil etmek isteyince içlerinden biri itiraz ederek: - Fakirdir onu dahil etmeyelim. Giderleri toplamakta olan ilçenin ileri gelen eşrafi: - Mademki bu bekçi ilçenin ağasi ve eşrafi değil, neden paltosunu ve şapkasini bizim paltolarin asili olduğu vestiyere asti?
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
CİGARA SARMA
--------------------------------------------------------------------------------
Avşar köylerinden birisine kiz istemek için giden komşu köylüler, hoşbeşten sonra kizi isteyip de ayrilacaklari an gelince, Avşar köylüleri dünürcülüğün hem olumlu sonucunu hem de samimiyetlerinin ileri derecesini ifade etmek için: Misafir gidici, tabakalarindan birer cigara daha saralim diyerek firsatçiliğin tadini çikarmiş olurlar...
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
EŞEK İNAT OLUNCA
--------------------------------------------------------------------------------
1970’li yillarda komşu illerden bir yolcu Kayseri’ye gelmiş. Pastirmanin çok methini duymuş, hatta birkaç sefer de yemiş. Ancak pastirma aleyhinde çikan dedikodulardan da oldukça rahatsizmiş. Tek problemi eşek etinden pastirma satmayan bir dükkan bulup oradan almakmiş. Adamcağiz şüpheli bakişlarla pastirmacilar çarşisini dolaşip dükkanlari inceleyip (şurasi satar, burasi satmaz: şurasi daha temiz, burasi pasakli v.b.) düşünürken, yazi tura atmak gelmiş aklina. Atmiş yazi turayi, denk gelen dükkana girmiş. Adamin şüpheli bakişlarla girip pastirmalari incelediğini anlayan Kayserili esnaf, adamin ne için bu kadar incelediğini de tahmin etmiş ve bir oyun oynamayi düşünmüş. “Buyur” demiş esnaf. Adam yine tedirgin: - Pastirma alacağim da... diye kekelemiş korkarak. -Tabii derhal, ne kadar? -İki yüz gram yeter. Çok severim de... Ama... Öbür tarafini diyememiş. (Yani aman eşek eti olmasin diyecek) Kayserili anlamiş vaziyeti. Parçayi tarttiktan sonra satirla kiymaya başlamiş: Hemşehrim bu niye bu kadar zor kesiliyor öyle... Kayserili hemen taşi gediğine oturtmuş: -Sorma birader, bu namussuz eşek iken de böyle inatti.
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
DEVE ÇIKACAK DEĞİL YA...
--------------------------------------------------------------------------------
Dönemin Valisi Erkilet’e gider. Orada kendisine ikram edilen kahvenin ilk yudumunda ağzina bir sinek gelir. Vali buna hiddetlenir, kahvehane sahibini çağirir. Adama bir sürü sayip döker: -Pis adam dikkat etsene. Bu ne saygisizlik... Adam şaşirmiştir. -Hayrola paşam n’oldu? Niye hiddetlenirsin? -Kahvenden sinek çikti, görmüyor musun? Adam gayet pişkin bir şekilde cevap verir: - Verdiğin kaç kuruş para ki paşam. Elbette sinek çikacak kahveden, deve çikacak değil ya!...(
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
SEN EŞEK OLARAK KIYMETİNİ BİLİRSİN DE...
--------------------------------------------------------------------------------
Kayseri’de çocuklar bir mahalle meydaninda ellerindeki antika paralarla bilye oynarlar .Oradan geçen Yahudi, çocuklarin oynadiklari paranin antika olduğunu anlayinca bunlari çocuklardan satin almak ister, çocuklara teklifini yapar. -Oynadiğiniz paralari bana verin, size bir avuç para vereyim. Çocuklar kayitsizca Yahudi’ye bakarlar, içlerinden birisi: -Amca bunlarin parayla satilmasina ne gerek var. Eğer çok beğendinse, beni sirtina al, eşek gibi anirarak şu karşidaki ağaca kadar götür, ben bunlari sana bedava vereyim. Yahudi çocuğu sirtina alir, anirmaya başlar ve ağacin dibine kadar götürür. Çocuğu yere indiren Yahudi, parayi beklerken çocuk kaçar, arayi biraz açtiktan sonra karşisina durup gülmeye başlar. Yahudi neye uğradiğini şaşirmiştir. Parayi alamayacağini anladiği için de yapacaği bir şey yoktur. Yalniz, niçin birakip kaçtiğini merak eder ve sorar. -Sirtinda taşittin kendini, parayi da vermedin. Üstelik anir dedin, onu da yaptim. Peki niçin kaçiyorsun, parami niçin vermiyorsun? Çocuğun kurnazca cevabini verir: -Bire ahmak adam, sen eşek olarak bu paranin değerini biliyorsun da ben Kayserili olarak bilmez miyim!
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
DOĞRAMASINI BİLMEYENİN...
--------------------------------------------------------------------------------
Yolda yemek için yanina aldiği pastirmayi çaldiran Kayserili, hayli hiddetlenir .Onun “of, puff” diye sikintisini anlayan hemşehrisi, “Kendisine bu kadar dert etme.” diyerek onu teselli etmeye çalişir: -Bir parça pastirmayi çaldirdiğina bu kadar hayiflanmanin bir anlami yok. Boş ver , gel bendekini beraber yeriz. Yol arkadaşi, pastirmayi çaldirdiğina bu kadar hayiflanmadiğini belirterek durumu izah eder: -Adamin çaldiğina yanmiyorum, pastirma doğramasini bilmeyen bir adamin eline geçmişse diye ona üzülüyorum, demiş.
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
YAHUDİ VE KAYSERİLİ
--------------------------------------------------------------------------------
Bir gün Yahudi , pazara bir topal eşek getirir. Ancak eşeğin doğuştan sakat olduğunu belirtmemek içinde nalini ters çakar ve satacaği müşterilerine, nalin ters olduğu için hayvanin aksadiğini söyler. Eşeği pazarda bir Kayserili alir. Pazarlik bitip para ve eşek yeni sahiplerini bulunca Yahudi Kayseriliye takilir: -Kayserili, hani kurnazdiniz? Bak, sana sattiğim eşek nalindan dolayi aksamiyor. Hayvan aslinda sakatti. Seni aldattim. Kayserili güler. Ve cevabini kondurur: -Var git işine Yahudi. Benim de sana verdiğim paralar sahte idi.
Üye No : 2876
Yorumları: 346
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 26.09.2010
Teşekkür Puanı:
0
Teşekkür Et: 0
0 gönderide 0 teşekkür aldı
USTA MEHMET AĞA
--------------------------------------------------------------------------------
Kayseri’de geçmiş zaman içinde Usta Memed Ağa adinda bir debbağ yaşarmiş. Yardimcilariyla beraber her gün işe gider, pis kokular ve kirler içinde deri tabaklamasi yaparmiş. Her akşam üstü başi kir pas içinde evine dönermiş. Usta Memed Ağa, evine dönerken her gün kazandiği 10 kuruş parayla, tabaklamadan kalan pislikleri temizlemek için sabun ve temizlik malzemesi alirmiş. Hemen hemen kazandiğinin tamamini günlük suya sabuna harcarmiş. Öyle ki elde bir kuruşu dahi kalmazmiş. Haniminin artik canina tak etmiş. Kocasina bu işi birakmasini öğütlemiş. Usta Memed Ağa hanimina: - Bak hanim, köyden anan baban un bulgur göndermezse aç kalacağiz. Biliyorum ama benim bu işi yapmamin sebebini de öğren öyleyse demiş. Sabah yardimcilari kapiya gelip avludan içeriye : -Haydi Usta, öğlen oldu. İşe geç kaliyoruz diye seslendiklerinde hanimina dönerek: -Bak hanim, duydun mu? Usta Memed Ağa diyorlar ya! Sirf bu lafi duymak için dahi bu iş yapilir, şimdi anladin mi?
|