25.01.2012, 16:44
TÜRK'ÜN KURAN'DAKİ YERİ
Kuran-i Kerim'de, gelecekte Islama hizmet edecek olan millet hakkinda söyle buyruluyor:
'Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah öyle bir millet getirir ki, Allah onlari sever, onlar da Allah’i severler; onlar mu'minlere karşi alçak gönüllüdürler, kâfirlere karşi onurlu ve güçlüdürler; Allah yolunda savaşirlar ve hiçbir kinayanin kinamasindan korkmazlar. İşte bu, Allah’in bir lütfüdür ki, onu dilediğine verir. Allah’in lütuf ve ihsani geniştir ve her şeyi bilendir.” Maide suresi 54.ayet.
Bu ayette, ileride İslama hizmet edecek olan milletlerden birinin de Türk milleti olduğuna işaret edilmiştir. Bunun en büyük kaniti Peygamber Efendimizin müjdesidir.
'İstanbul elbette fetholunacaktir; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir'
Hadisi şerifindeki kumandan da Türk’tü askerleri de Türk’tü.
Peygamberimizin bu müjdesine layik olabilmek için pek çok İslam kumandani İstanbul'u kuşatmiş, fakat almayi başaramamiştir. İstanbul’un alinmasi büyük Türk hükümdari Fatih Sultan Mehmet’e ve onun kahraman askerine nasip olmuş, Fatih ve onun askeri Peygamberimizin müjdesine ve övgüsüne hak kazanmiştir.
Türk Milleti Müslümanlik sayesinde Türklüğünü ve milli varliğini günümüze kadar koruyarak gelmiş, islamdan aldiği güç ve heyecanla dünyada büyük devletler, imparatorluklar kurmuş yüksek medeniyetler meydana getirmiştir. Müslüman olmayan Türkler ise varliklarini koruyamamişlar. Türklüklerini kaybetmişler ve başka milletlerin kültürleri arasinda eriyip gitmişlerdir.
TÜRK'ÜN HADİSLERDEKİ YERİ
1. HADİS. - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: 'Şiddetli savaşlar vukua geldiği zaman Allah mevalinden (Arap olmayan Müslümanlar) öyle bir ordu gönderecek. İki atlarinin cinsi yönünden Araplarin en kiymetlisi ve silah yönünden onlarin en iyisi olup Allah, İslam dinini onlarla te'yid (takviye) edecektir.'
2. HADİS.- Amr İbnu Avf (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: 'Müslümanlarin silahlarini koyduklari yerin en yakini Bevlâ'da olmadikça kiyamet kopmaz.'
Aleyhissalâtu vesselam sonra: 'Ey Ali, ey Ali, ey Ali! ' diye nida etti. Hz. Ali) 'Annem babam sana kurban olsun, (buyurun ey Allah'in Resulü!) ' dedi.
Aleyhissalâtu vesselam: 'Muhakkak ki, sizler Beni Esfar'la (Rumlarla) savaşacaksiniz. Sizden sonra gelecek Müslümanlar da onlarla savaşacaklar. Nihayet Allah yolunda hiçbir kinayanin kinamasindan korkmayan seçkin Müslümanlar olan Hicaz halki onlarla savaşa çikacaklar. Konstantin'i teşbih ve tekbirlerle fethedecekler. Onlar daha önce benzerini elde etmedikleri ganimetler elde edecekler. Öyle ki (dirhem ve dinarlari sayiyla değil, kalkanla ölçerek taksim edecekler. Bu sirada biri gelip şöyle diyecek: 'Memleketinizde Mesih çikti.' Bilesiniz bu haber yalandir, artik o haberi tutan (inanan) da pişmandir, terk eden (inanmayan) da pişmandir.'
3.HADİS - Ebu Sâid (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: 'Sizler, gözleri küçük, yüzleri geniş-yuvarlak bir kavimle savaşmadikça Kiyamet kopmayacaktir. Omlarin gözleri çekirge gözleri gibi olup yüzleri de kat kat deri ile kaplanmiş kalkanlar gibidir. Kil ayakkabilar giyerler, deriden mamul kalkanlar edinirler ve atlarini hurma ağaçlarina bağlarlar.'
4.HADİS- Hz. Ebu Bekr (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki:'Ümmetimden bir kisim insanlar Dicle denen bir nehir yaninda, Basra denen geniş bir düzlüğe inerler. Nehrin üzerinde bir köprü Oranin halki (kisa zamanda) çoğalir ve muhacirlerin [Müslümanlarin j beldelerinden biri olur. Ahir zamanda geniş yüzlü, küçük gözlü olan Ben: Kantûra gelip nehir kenarina inerler. Bundan böyle (Basra) halki üç firkaya ayrilir:
* Bir firka siğir ve kir develerinin peşlerine takilip (kir ve ziraat hayatina dönerler, bunlar) helak olurlar.
* Bir firka nefislerinin kurtuluşunu esas) alirlar (ve Benî Kantûm ile sulh yolunu) tutarlar. Böylece bunlar küfre düşerler.
* Bir firka da çocuklarini geride birakip onlarla savaşirlar, işte bunlar şehit olurlar.
Kuran-i Kerim'de, gelecekte Islama hizmet edecek olan millet hakkinda söyle buyruluyor:
'Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah öyle bir millet getirir ki, Allah onlari sever, onlar da Allah’i severler; onlar mu'minlere karşi alçak gönüllüdürler, kâfirlere karşi onurlu ve güçlüdürler; Allah yolunda savaşirlar ve hiçbir kinayanin kinamasindan korkmazlar. İşte bu, Allah’in bir lütfüdür ki, onu dilediğine verir. Allah’in lütuf ve ihsani geniştir ve her şeyi bilendir.” Maide suresi 54.ayet.
Bu ayette, ileride İslama hizmet edecek olan milletlerden birinin de Türk milleti olduğuna işaret edilmiştir. Bunun en büyük kaniti Peygamber Efendimizin müjdesidir.
'İstanbul elbette fetholunacaktir; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir'
Hadisi şerifindeki kumandan da Türk’tü askerleri de Türk’tü.
Peygamberimizin bu müjdesine layik olabilmek için pek çok İslam kumandani İstanbul'u kuşatmiş, fakat almayi başaramamiştir. İstanbul’un alinmasi büyük Türk hükümdari Fatih Sultan Mehmet’e ve onun kahraman askerine nasip olmuş, Fatih ve onun askeri Peygamberimizin müjdesine ve övgüsüne hak kazanmiştir.
Türk Milleti Müslümanlik sayesinde Türklüğünü ve milli varliğini günümüze kadar koruyarak gelmiş, islamdan aldiği güç ve heyecanla dünyada büyük devletler, imparatorluklar kurmuş yüksek medeniyetler meydana getirmiştir. Müslüman olmayan Türkler ise varliklarini koruyamamişlar. Türklüklerini kaybetmişler ve başka milletlerin kültürleri arasinda eriyip gitmişlerdir.
TÜRK'ÜN HADİSLERDEKİ YERİ
1. HADİS. - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: 'Şiddetli savaşlar vukua geldiği zaman Allah mevalinden (Arap olmayan Müslümanlar) öyle bir ordu gönderecek. İki atlarinin cinsi yönünden Araplarin en kiymetlisi ve silah yönünden onlarin en iyisi olup Allah, İslam dinini onlarla te'yid (takviye) edecektir.'
2. HADİS.- Amr İbnu Avf (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: 'Müslümanlarin silahlarini koyduklari yerin en yakini Bevlâ'da olmadikça kiyamet kopmaz.'
Aleyhissalâtu vesselam sonra: 'Ey Ali, ey Ali, ey Ali! ' diye nida etti. Hz. Ali) 'Annem babam sana kurban olsun, (buyurun ey Allah'in Resulü!) ' dedi.
Aleyhissalâtu vesselam: 'Muhakkak ki, sizler Beni Esfar'la (Rumlarla) savaşacaksiniz. Sizden sonra gelecek Müslümanlar da onlarla savaşacaklar. Nihayet Allah yolunda hiçbir kinayanin kinamasindan korkmayan seçkin Müslümanlar olan Hicaz halki onlarla savaşa çikacaklar. Konstantin'i teşbih ve tekbirlerle fethedecekler. Onlar daha önce benzerini elde etmedikleri ganimetler elde edecekler. Öyle ki (dirhem ve dinarlari sayiyla değil, kalkanla ölçerek taksim edecekler. Bu sirada biri gelip şöyle diyecek: 'Memleketinizde Mesih çikti.' Bilesiniz bu haber yalandir, artik o haberi tutan (inanan) da pişmandir, terk eden (inanmayan) da pişmandir.'
3.HADİS - Ebu Sâid (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: 'Sizler, gözleri küçük, yüzleri geniş-yuvarlak bir kavimle savaşmadikça Kiyamet kopmayacaktir. Omlarin gözleri çekirge gözleri gibi olup yüzleri de kat kat deri ile kaplanmiş kalkanlar gibidir. Kil ayakkabilar giyerler, deriden mamul kalkanlar edinirler ve atlarini hurma ağaçlarina bağlarlar.'
4.HADİS- Hz. Ebu Bekr (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki:'Ümmetimden bir kisim insanlar Dicle denen bir nehir yaninda, Basra denen geniş bir düzlüğe inerler. Nehrin üzerinde bir köprü Oranin halki (kisa zamanda) çoğalir ve muhacirlerin [Müslümanlarin j beldelerinden biri olur. Ahir zamanda geniş yüzlü, küçük gözlü olan Ben: Kantûra gelip nehir kenarina inerler. Bundan böyle (Basra) halki üç firkaya ayrilir:
* Bir firka siğir ve kir develerinin peşlerine takilip (kir ve ziraat hayatina dönerler, bunlar) helak olurlar.
* Bir firka nefislerinin kurtuluşunu esas) alirlar (ve Benî Kantûm ile sulh yolunu) tutarlar. Böylece bunlar küfre düşerler.
* Bir firka da çocuklarini geride birakip onlarla savaşirlar, işte bunlar şehit olurlar.