Hayatimiz futboldan ibaret... Maç öncesi, maç sonrasi ekranlarda saatlerce yapilan konuşmalar, gazete, dergi sayfalarini dolduran onca yazi...
Maçtan önce teknik direktörün ne yapmasi gerektiği üzerine yapilan yorumlar, maçtan sonra ise neyin yapilamadiğina ilişkin yorumlar...
Uzman çok memlekette... Onlar her şeyi çok iyi biliyor...
Mesela maçlarda yapilan yanlişlari anlatiyorlar uzun uzun... Rakibin iyi analiz edilmediğini, oyun düzenindeki hatalari, dizilişteki yanlişliklari, oyuncu değişikliğinin zamaninda yapilmadiğini vesaire...
Dedim ya uzman çok memlekette... Böyle olunca da birinin ak dediğine öbürü kötü diyor. Maçin skoruna göre biri x’i niye oyundan aldi diye eleştiriyor teknik direktörü, diğeri “İyi ki, aldin” diyor.
Bu böyle devam ediyor.
Siz hangisine yakin düşünüyorsaniz da o yorumcuyu, yazari severek izliyor, okuyorsunuz.
Fikirdir. Tabii ki, herkes istediğini düşünebilir.
Ancak fikir olmayip herkesin bildiğini bilemeyen anli şanli yorumcularimiz da var bu memlekette... İçlerinde futbol oynamiş olanlari da mevcut şüphesiz...
Mesela bir programda Beşiktaşli yorumcu diyor ki:
- 11 numara Tello değil mi?
- Ekrem sağ ayakli değil mi? Sol ayakli mi?
Fesuphanallah diyorsunuz. Bunu nasil bilmez. Bunu bilmeyen bir yorumcu dünyanin gizemini anlatsa ne olur ki bu saatten sonra bana...
O kadarla da bitmiyor gaflar... Devam ediyor çok bilen yorumcu:
- Ben Baros’u derbilerde, zor maçlarda merak ediyorum. Galatasaray, bir Antep’e gitsin bakalim, Sivas’la oynasin, Kayseri’yle oynasin... (Oysa Kayseri ile ilk maçini çoktan yapti Galatasaray).
- Fenerbahçe bu son transferi neden yapti, anlamiyorum ben? Oynamiyor hiç. (Son transfer... Onun adi yok! Josico’nun sakat olduğunu stüdyoda öğreniyor yorumcu).
Bu gaflarin hepsi ayni programda oldu. Aylarca programi seyredip de, biriktirmedim. Belirtmek isterim.
Başka bir programda yorumcularimiz Beşiktaş-Hacettepe maçini değerlendiriyor.
Hani Beşiktaş’in 4-1 mağlup olduğu Metalist Kharkiv maçindan sonraki, Ertuğrul Sağlam’in Beşiktaş’taki son maçini...
İlk yorumcu diyor ki: Ben Ertuğrul’un yerine olsaydim Metalist maçinin ayni 11’ini çikartirdim. Ayni oyunculari, ayni yerine koyardim. Buyrun, çikin, oynayin!
Diğer yorumcu da arkadaşina destek veriyor: Tabii. Buyrun. Kharkiv maçini da siz kaybettiniz. Çikin bu maçi alin!
Teknik direktöre akil veren bu yorumcular Ertuğrul Sağlam’in yerinde olsalar ne olurdu biliyor musunuz?
Beşiktaş Hacettepe’ye 3-0 hükmen mağlup olurdu.
Çünkü Metalist maçinda Beşiktaş’ta 7 yabanci oynamişti!!!
Bunun farkinda bile olmayan bu yorumcular eğer bir gün takim çaliştirirsa, Allah o takimlari bu tip kazalardan korusun!
Başka ne diyeyim...
Gerisi laf-i güzaf...

Anlamiyorum...
Ben teknik direktörleri yerden yere vuran yorumculari, yazarlari eleştiriyorum, yanlişlarini yaziyorum saygi çerçevesinde... Onlarin yaptiği eleştirilerin binde biri oraninda...
Ama yine de aliniyorlar, kiziyorlar bana...
Hatta küsüyorlar... Hatta ve hatta beni müdürüme şikayet ediyorlar...
Onlar benim eleştirilerime dahi dayanamazken, nasil bu kadar ağir, hakarete varan eleştiri yapabiliyorlar?
Anlamiyorum...

FIFA’dan ricamdir!
Bazi yazar ve yorumcularimiza, sahaya çikan takimi beğendirmek imkansiz biliyorsunuz!
Tek forvet, forvet arkasi, sağ ve sol hücumcular, çift ön libero ve 4’lü defans oynayinca “Tek forvet oynanir mi?” diyorlar.
Çift forvet, forvet arkasi, sağ ve sol hücumcular, tek ön libero ve 4’lü defans oynayinca “Tek ön libero oynanir mi, geri dönüşlerde sikinti oluyor” diye şikayet ediyorlar.
Bence FIFA bizim takimlara kiyak yapsin, yazarlarimizin isteği üzerine...
Bizim teknik direktörlerin hem çift ön libero, hem çift forvet, hem forvet arkasi, hem de sağa-sola hücumcular kullanabilmeleri için sahadaki futbolcu sayisini 12’ye çikarsin!
FIFA’dan naçizane ricamdir!

Ekmek parasi!
Yorumcularimizin eleştirilerinin muhatabi kim?
Teknik kadro...
Teknik direktörlerin en vasati bile bu ligde top koşturan oyunculari tanir. Tanimaktan kastim, adini bilmek değil, hangi ayağini kullandiğini, savunmada-hücumda nasil olduğunu ve benzerini bilmek... Bu birikime sahip hocalarin, birkaç yorumcu hariç, eski bir hakemden, futbolcudan ya da herhangi bir “herşeyibilen“den alacaği akil olabilir mi?
Hal böyle olunca, “herşeyibilen“ler, aslinda sadece taraftara konuşuyor. Konuştuklari şeyler de zaten taraftarin kendi arasinda konuştuklarindan çok farkli değil. Üstelik üslubu ele alirsak, o tam anlamiyla yerlerde sürünüyor. Öğretici denilebilecek yorum yapanlarin sayisi ise bir elin parmaklarini geçmiyor.
Birkaçinin “şovmen“lik dişinda bir özelliği yok. Bu sadece benim fikrim değil, kendileri de bunu itiraf ediyor. Bütün yaptiklari, genel düşüncenin aksini söyleyip tartişma odaği olmak, gündeme gelmek...
Aslinda bu kadar yazmaya gerek yok. Sonuçta futbol yorumculuğu, insanlarin ekmek parasi kazandiklari bir sektör...
Ben de sayelerinde ekmek parasi kazaniyorum ve onlarin kiymetini çok iyi biliyorum.
Nilay Yilmaz - Milliyet Gazetesi
http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aT...maz&ver=11

Devami...