16.11.2010, 14:21
Ahkam kesenlere çok kiziyorum..
Oturduğu yerden ukalalik yapanlara kiziyorum. Hollanda’dayken dişarida eksi 12 derece soğukta akşam 8’de maç yapiyorduk.
Ayilar kiş uykusunda, ama adam stüdyoda, elinde çay ahkam kesiyor. Sen git 5 dakika dişarida dur bakalim, durabiliyor musun!
ŞOTA Arveladze...Onu ilk olarak 1994 yilinda tanidik. Trabzonspor’da gösterdiği performans ve sicakliği ile kisa sürede sadece bordo mavili kulübün taraftarlarinin değil tüm Türkiye’nin sevgisini kazandi. Aradan 13 yil geçti ve Şota Kayserispor ile birlikte ilk teknik direktörlük deneyimini yaşamaya başladi. Biz de başarili teknik adamla buluştuk ve sorularimizi siraladik...
- Genel olarak üç büyükler ile Kayserispor’un genel bir değerlendirmesi yapabilir misiniz?
Ben Türkiye’den gitmeden önce dört büyükler vardi. Yine 3’e mi düştü? Bence biz Bursa’yi da katalim ve beş büyükler değerlendirmesi yapalim. Beşiktaş, G.Saray, F.Bahçe, Trabzon gibi kulüplerin oyunculari çok profesyonel. Bursasporlu oyuncular Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ediyor.
Burada başariyi değil, kazanilan tecrübeyi değerlendirin. Sonuç olarak lig çok zor ve dengeler her an değişebilir. Takim olmayi başaramazsaniz herşey zor olur. Ama dünyada 6 milyar insan var herkes futbol biliyor, herkes yönetici olmak istiyor, herkes konuşuyor...
- Yorumculara kiziyor musunuz?
Kizmiyorum. Onlar da işlerini yapiyor. Ama oturduğu yerden ukalalik yapanlara kiziyorum. Hollanda’dayken dişarida -12 derece soğukta akşam 8’de maç yapiyorduk. Hayvan çikmaz o soğukta. Ayilar kiş uykusunda, ama adam stüdyoda, elinde çay ahkam kesiyor. İşte buna çok kiziyorum. Koşmayi boşverdim sen git 5 dakika dişarida dur bakalim durabiliyor musun? Biz de insaniz hata yapabiliriz.
- Yillarca Türkiye’den ayri kalmaniza rağmen Türkçe’yi çok güzel konuşuyorsunuz. Bunu nasil başariyorsunuz?
Türkiye’den ayrilali 16 yil oldu ama ben dostluklarimi sürdürdüm. Avrupa’da da bildiğiniz üzere çok Türk var. Ben onlarla görüşmelerimi sürdürdüm. Hiç kopmadim. Bir de unutmadim yani. Neden unutayim?
- Kaç dil biliyorsunuz?
Alti dil biliyorum. Gürcüce, Rusça, Türkçe, Hollandaca, İngilizce, İspanyolca...
- Bir teknik adam ya da futbolcu bulunduğu ülkenin dilini mutlaka öğrenmeli midir? Dil bilmezse ne olur?
Bu benim ilk teknik direktörlük deneyimim. O nedenle teknik adamin bulunduğu ülkenin dilini bilmesi gerekir mi bilemem. Ama oyuncu için çok kolay. Ben Türkiye’ye geldiğim zaman Şenol Güneş’i hiç anlamiyordum. 3-4 ay sonra yavaş yavaş anlamaya başladim. Sonuç olarak Türkiye’ye ilk geldiğim zaman sikinti çektim diyemem. Topun dilini herkes bilir. Ama ben de boş durmadim ve gittiğim ülkelerin dilini öğrendim. Sadece biraz çaba gerekiyor. İngilizce tüm dünyanin ortak dili. Herkesin en azindan derdini anlatacak düzeyde bilmesi gerektiğini düşünüyorum.
- Buradan gittikten sonra kimlerle görüşmeye devam ettiniz?
Tolunay Kafkas benim çok yakin arkadaşim. Onunla iletişimimiz hiç kopmadi. Ailecek görüşüyoruz.
Bildiğiniz gibi Tolunay hoca Kayserispor’un teknik direktörlüğünü yapiyordu. Ayrilirken de bana haber verdi. Ben de onun araciliği ve tavsiyesi üzerine Kayserispor’un teknik direktörü oldum.
Teknik direktörlük kolay olsaydi herkes yapardi
- Kayserispor’dan transfer teklifi aldiğinizda ne hissettiniz? “Teknik direktörlük için daha gencim” diye düşündüğünüz oldu mu?
Sadece gidip gitmemek konusunda kararsiz kaldim ve düşündüm. Kimin çağirdiği ve nereye gittiğim de çok önemliydi. Tolunay’in çağirmasi çok önemliydi. Ancak Süleyman Hurma devrede olmasaydi ben gelmeyecektim. Teknik direktörlük için erken midir, geç midir bilemem. Onu zaman gösterecek. Ama burada bir risk varsa o riski Kayserispor aldi. Başarili olup olmayacağimi zaman gösterecek. Kolay bir iş olsaydi herkes yapardi. Yapamazsam güle güle der giderim. Ben buradan nasil ayrilirsam ayrilayim birbirimize teşekkür edeceğimize yüzde yüz eminim. En önemlisi de buraya benden sonra birisi geldiği zaman “Burada benden önce bulunan hoca çalişmiş” desin. Enkaz devralmasin. En büyük başari bence bu...
Şota gibi bir futbolcu bulursam kesin alirim!
- Futbolcu iken son derece teknik, kivrak ve zeki bir golcüydünüz. Türkiye’de şimdi Şota gibi bir golcü var mi?
Neden benim gibi olsun ki? Herkesin kendi stili vardir. O gözle de hiç bakmadim açikçasi. Baksam belki bulurum ama... Bakmadim.
- Siz geldiğinizde takim kurulmuş muydu? Herhangi bir transfer yapma şansiniz oldu mu?
Gelmekte çok geç kalmadim, bu yüzden transfer şansim oldu. Buradaki en önemli avantajim Süleyman Hurma’ydi. Kendisini yaklaşik 20 senedir taniyorum ve çok güveniyorum. Yani işin özü ben buraya Süleyman Hurma’ya güvenip geldim.
Anneannemin sakallari olsa...
- Türkiye’de oyuncularin genel olarak “Brezilyali olsaydim, şimdi çok daha farkli yerde olurdum” şeklinde söylemleri oluyor. Sizce haklilar mi?
Annneannemin sakallari olsaydi dedem olurdu. Bu da buna benziyor. Öyle olsaydim böyle olsaydim. Ben de öyle desem ne değişir? Onlar daha avantajli olabilir ama Gürcüyüm işte iki kere iki dört. O zaman ona göre davranacaksin.
İtiraz etsem ne değişecek?
- Maçlarda sürekli not tuttuğunuz dikkatimi çekti. Neden not tutuyorsunuz?
Bu genel bir durum. O an aklima gelen şeyi sicaği sicağina yaziyorum. Çünkü daha sonra unutuluyor. Devre arasinda başka bir problem yaşaninca esas sorun ikinci plana atiliyor. Ben de bu nedenle önemli olan herşeyi not aliyorum.
- Karşilaşmalarda hakeme hiç itiraz etmiyorsunuz...
İtiraz etsem ne değişecek? Şimdiye kadar hangi futbolcu ya da teknik adamin itirazi doğrultusunda hakem karari değişti? O yüzden uğraşmiyorum.
Oturduğu yerden ukalalik yapanlara kiziyorum. Hollanda’dayken dişarida eksi 12 derece soğukta akşam 8’de maç yapiyorduk.
Ayilar kiş uykusunda, ama adam stüdyoda, elinde çay ahkam kesiyor. Sen git 5 dakika dişarida dur bakalim, durabiliyor musun!
ŞOTA Arveladze...Onu ilk olarak 1994 yilinda tanidik. Trabzonspor’da gösterdiği performans ve sicakliği ile kisa sürede sadece bordo mavili kulübün taraftarlarinin değil tüm Türkiye’nin sevgisini kazandi. Aradan 13 yil geçti ve Şota Kayserispor ile birlikte ilk teknik direktörlük deneyimini yaşamaya başladi. Biz de başarili teknik adamla buluştuk ve sorularimizi siraladik...
- Genel olarak üç büyükler ile Kayserispor’un genel bir değerlendirmesi yapabilir misiniz?
Ben Türkiye’den gitmeden önce dört büyükler vardi. Yine 3’e mi düştü? Bence biz Bursa’yi da katalim ve beş büyükler değerlendirmesi yapalim. Beşiktaş, G.Saray, F.Bahçe, Trabzon gibi kulüplerin oyunculari çok profesyonel. Bursasporlu oyuncular Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ediyor.
Burada başariyi değil, kazanilan tecrübeyi değerlendirin. Sonuç olarak lig çok zor ve dengeler her an değişebilir. Takim olmayi başaramazsaniz herşey zor olur. Ama dünyada 6 milyar insan var herkes futbol biliyor, herkes yönetici olmak istiyor, herkes konuşuyor...
- Yorumculara kiziyor musunuz?
Kizmiyorum. Onlar da işlerini yapiyor. Ama oturduğu yerden ukalalik yapanlara kiziyorum. Hollanda’dayken dişarida -12 derece soğukta akşam 8’de maç yapiyorduk. Hayvan çikmaz o soğukta. Ayilar kiş uykusunda, ama adam stüdyoda, elinde çay ahkam kesiyor. İşte buna çok kiziyorum. Koşmayi boşverdim sen git 5 dakika dişarida dur bakalim durabiliyor musun? Biz de insaniz hata yapabiliriz.
- Yillarca Türkiye’den ayri kalmaniza rağmen Türkçe’yi çok güzel konuşuyorsunuz. Bunu nasil başariyorsunuz?
Türkiye’den ayrilali 16 yil oldu ama ben dostluklarimi sürdürdüm. Avrupa’da da bildiğiniz üzere çok Türk var. Ben onlarla görüşmelerimi sürdürdüm. Hiç kopmadim. Bir de unutmadim yani. Neden unutayim?
- Kaç dil biliyorsunuz?
Alti dil biliyorum. Gürcüce, Rusça, Türkçe, Hollandaca, İngilizce, İspanyolca...
- Bir teknik adam ya da futbolcu bulunduğu ülkenin dilini mutlaka öğrenmeli midir? Dil bilmezse ne olur?
Bu benim ilk teknik direktörlük deneyimim. O nedenle teknik adamin bulunduğu ülkenin dilini bilmesi gerekir mi bilemem. Ama oyuncu için çok kolay. Ben Türkiye’ye geldiğim zaman Şenol Güneş’i hiç anlamiyordum. 3-4 ay sonra yavaş yavaş anlamaya başladim. Sonuç olarak Türkiye’ye ilk geldiğim zaman sikinti çektim diyemem. Topun dilini herkes bilir. Ama ben de boş durmadim ve gittiğim ülkelerin dilini öğrendim. Sadece biraz çaba gerekiyor. İngilizce tüm dünyanin ortak dili. Herkesin en azindan derdini anlatacak düzeyde bilmesi gerektiğini düşünüyorum.
- Buradan gittikten sonra kimlerle görüşmeye devam ettiniz?
Tolunay Kafkas benim çok yakin arkadaşim. Onunla iletişimimiz hiç kopmadi. Ailecek görüşüyoruz.
Bildiğiniz gibi Tolunay hoca Kayserispor’un teknik direktörlüğünü yapiyordu. Ayrilirken de bana haber verdi. Ben de onun araciliği ve tavsiyesi üzerine Kayserispor’un teknik direktörü oldum.
Teknik direktörlük kolay olsaydi herkes yapardi
- Kayserispor’dan transfer teklifi aldiğinizda ne hissettiniz? “Teknik direktörlük için daha gencim” diye düşündüğünüz oldu mu?
Sadece gidip gitmemek konusunda kararsiz kaldim ve düşündüm. Kimin çağirdiği ve nereye gittiğim de çok önemliydi. Tolunay’in çağirmasi çok önemliydi. Ancak Süleyman Hurma devrede olmasaydi ben gelmeyecektim. Teknik direktörlük için erken midir, geç midir bilemem. Onu zaman gösterecek. Ama burada bir risk varsa o riski Kayserispor aldi. Başarili olup olmayacağimi zaman gösterecek. Kolay bir iş olsaydi herkes yapardi. Yapamazsam güle güle der giderim. Ben buradan nasil ayrilirsam ayrilayim birbirimize teşekkür edeceğimize yüzde yüz eminim. En önemlisi de buraya benden sonra birisi geldiği zaman “Burada benden önce bulunan hoca çalişmiş” desin. Enkaz devralmasin. En büyük başari bence bu...
Şota gibi bir futbolcu bulursam kesin alirim!
- Futbolcu iken son derece teknik, kivrak ve zeki bir golcüydünüz. Türkiye’de şimdi Şota gibi bir golcü var mi?
Neden benim gibi olsun ki? Herkesin kendi stili vardir. O gözle de hiç bakmadim açikçasi. Baksam belki bulurum ama... Bakmadim.
- Siz geldiğinizde takim kurulmuş muydu? Herhangi bir transfer yapma şansiniz oldu mu?
Gelmekte çok geç kalmadim, bu yüzden transfer şansim oldu. Buradaki en önemli avantajim Süleyman Hurma’ydi. Kendisini yaklaşik 20 senedir taniyorum ve çok güveniyorum. Yani işin özü ben buraya Süleyman Hurma’ya güvenip geldim.
Anneannemin sakallari olsa...
- Türkiye’de oyuncularin genel olarak “Brezilyali olsaydim, şimdi çok daha farkli yerde olurdum” şeklinde söylemleri oluyor. Sizce haklilar mi?
Annneannemin sakallari olsaydi dedem olurdu. Bu da buna benziyor. Öyle olsaydim böyle olsaydim. Ben de öyle desem ne değişir? Onlar daha avantajli olabilir ama Gürcüyüm işte iki kere iki dört. O zaman ona göre davranacaksin.
İtiraz etsem ne değişecek?
- Maçlarda sürekli not tuttuğunuz dikkatimi çekti. Neden not tutuyorsunuz?
Bu genel bir durum. O an aklima gelen şeyi sicaği sicağina yaziyorum. Çünkü daha sonra unutuluyor. Devre arasinda başka bir problem yaşaninca esas sorun ikinci plana atiliyor. Ben de bu nedenle önemli olan herşeyi not aliyorum.
- Karşilaşmalarda hakeme hiç itiraz etmiyorsunuz...
İtiraz etsem ne değişecek? Şimdiye kadar hangi futbolcu ya da teknik adamin itirazi doğrultusunda hakem karari değişti? O yüzden uğraşmiyorum.
"Asla bir Türke yol sorma. Cünkü bilmese bile, sana tarif etmeye calisacak." Japon atasözü
