15.01.2010, 23:57
![[Resim: 97531893.jpg]](http://img194.imageshack.us/img194/3228/97531893.jpg)
Deplasman yapmanin zorluğunu hayatinin bir dönemini tribünde geçirenler bilir. Kimi Zaman beş kuruşsuz bilinmedik bir şehrin ortasinda kalmak, hayatta hiç karşilaşilamayacak insanlarla muhatap olmak. Kenan bunlarin hepsini tek başina yaşiyor. Çünkü tuttuğu takim İstanbulspor yillardir yalnizliğa alişmiş. O her yere sari - siyah bayrağini götürüyor, takima yalniz olmadiğini gösteriyor. Tek bir tezahürat yapamadan, gol sevincini paylaşamadan...
Kimisi futbolu bir spor olarak görür, tuttuğu takim varsa da galibiyet sevincini doksandakikaya siğdirir. Kimisi için futbol bir tutkudur, tuttuğu takim da öyle. Onun için futbolu yaşamak, mensup olduğu kitleyle beraber ağlayip gülmek hayat tarzi haline gelmiştir. Kenan Özvaran (İstanbuLLS) da bu ikinci gruba dahil. Ancak bir farkla; tuttuğu takim İstanbulspor. Bunun ne demek olduğunu anlamak için İstanbulspor’un geçmişine göz atmak gerekiyor. İstanbul Erkek Lisesi içinden çikan kulüp altmişli, yetmişli yillar boyunca hemşerisi olan üç büyüklere kafa tutmayi başarir. Yetmişlerin ortasindan itibaren ise düşüşe geçer. İstanbul’un birçok semt takimi gibi sari-siyahlilar da alt liglere doğru yol alir. Sonrasiysa uzun süren bir sessizlik.
Ta ki Cem Uzan dönemine kadar. Uzan paralarini futbola yatirmaya kararlidir. İstanbulspor Oğuz, Aykut, Sergen gibi isimlerin yer aldiği kadroyla Süper Lig’in üst siralarina yeniden tutunur. Ancak güzel futbolun dolduracaği sanilan tribünler hiç dolmaz. Dahasi takim yillarca yaşadiği göçebelikten yine kurtulamaz. Kimi zaman İnönü’de kimi zaman Bayrampaşa’da kimi zaman Saraçoğlu’nda ya da Güngören’de oynar maçlarini. Kulübün şirketleşip kendisinden uzaklaştiğini gören liseliler de küserler. Uzan’in büyük düşüşüyle birlikte TMSF, ardindan Saffet Sancakli yönetiminde geçen yillar gelecektir. Teknik direktör olarak takimin başina geçen Aykut Kocaman’in binbir yokluk içinde oynattiği güzel futbol gönüllerde bir sempati kivilcimi doğurur ama destek gelmeyince Kocaman takimi birakir. Hizla alt liglere doğru inişe geçer İstanbulspor. İstanbulspor’la tanişikliği babasi sayesinde çocukluk yillarindan ama kendi başina maçlara gitmeye başlamasi “hâlâ taparcasina seviyoruz” dediğiAykut Kocaman’in teknik direktörlük zamanina denk geliyor.
Takimin düşüşü hizlandikçaKenan’in sevdasi büyüyor ama sevgisini daha da önemlisi gittiği onca kilometreyi paylaşacak kimseyi bulamiyor. Bugünlerde İstanbulspor şehrinize gelirse ve misafir takim tribününde birkaç sarisiyah bayrak ve arkalarinda atkisini açmiş birini görürseniz o Kenan’dir. İstanbulspor’un peşinden kaç il gezdiğini o da bilmiyor. Bir çirpida hatirlamaya
çalişiyor “İzmir, Kirikkale, Sakarya, Kirşehir, İzmit, Ankara, Manisa, Giresun, Gaziantep,Eskişehir” diye. İlk deplasmanini 2003’te Konya’ya yapmiş. O gün bu gündür İstanbulspor’un peşinden Türkiye’yi dolaşiyor. Gidenler bilir; Türkiye’de deplasman yapmak bin kişi olsaniz bile zordur. O, bu zorluklarla tek başina mücadele ediyor. “En büyük sikinti pankartla dolu büyük bir çantayla dolaşmak. O pankartlari tek başina asmak da büyük zorluk çikariyor. Ayrica her deplasman için neredeyse 200 lira harciyorum bu da büyük bir külfet.” Bahsettikleri her maçta yaşanan şeyler. Bir de başina gelenler var. “Bir keresinde Eskişehir’de deplasman tribününde pankartlari asiyordum. Eskişehirli birkaç kişide kendi pankartlarini almak için benim olduğum tribüne girmiş. Çantamdan parami ve atkimi çalmişlar.” Bu olay Kenan’i yildiramamiş ama gerçekten yilma noktasi geldiği bir ani gayet iyi hatirliyor. “Kirşehir’deki maç için gece 12’de otobüsüm vardi. Bileti önceden aldiğim için ‘biraz kestireyim’ dedim. Uyandiğimda saat bir olmuştu. Hemen otogara gittim ama hiçbir firmada bilet yoktu. Çaresiz eve döndüm ama inat ettim sabaha kadar Kirşehir’e giden otobüs aradim. O anda aklima Ankara üstünden gitmek geldi. Sonuçta iki şehir arasi bir saat. Ancak otobüs Ankara girişinde bozuldu. Maçin başlamasina iki saat kala Ankara Otogari’na yeni ulaşmiştim. Orada düşündüm ‘acaba ben manyak miyim’ diye. Kirşehir’e ulaştiğimda maç başlayali on beş dakika olmuştu.
Bir de benim için en büyük dertlerden biri misafir takim tribününü açtirmak. Bir kişi için tribün açmak istemiyorlar ben de beş bilet alarak bu problemi halletmeye çalişiyorum. Kirşehir’de kulübün genel menajerini aradim, sağ olsun maç oynanirken sahadan çikip benim için tribünü açtirdi.” Kenan’in böylesi yildiği, vazgeçmek istediği anlar çok. Peki hâlâ armanin peşinden onca yolu kat etmesini sağlayan ne? “O anda bir şey oluyor. Kulüpten biri arayip hatirimi soruyor ya da artik maçlarla ilgilenmeyen babam ‘maç ne oldu’ diyor. O da bütün İstanbulsporlular gibi takimini unutamiyor ama unutmak istiyor. Zaten İstanbulspor bir bağimliliktir.” Biraz mazoşist bir bağimlilik diye ekliyorum, onayliyor. Aslinda işler her zaman bu kadar dramatik değil. Bakin demin bahsettiği Kirşehir maçinin devami nasil geliyor. “Uzatma dakikalarinda bir gol attik, bütün takim benim üzerime koştu. Hayatimdaki en mutlu anlardan biriydi.” Zaman zaman yediği küfürlerden şikâyetçi ama çok güzel dostluklar da kurmuş. Daha geçenlerde Göztepe’nin Yali Grubu Başkani, Kenan’i havaalaninda karşilayip stada kadar kendi götürmüş. Kişisel dostluklar iyi de tüm rakip tribünle arkadaş olmak, Kenan bunu da yaşamiş. “Antalya’nin şampiyonluk maçi vardi biz de küme düşmüştük. Maçtan önce Antalyali arkadaşlar bana ulaştilar, o gün deplasman tribünü açilmayinca onlarin arasinda maçi izledim. Takimim küme düşmüşken
oradaki şampiyonluk kutlamalarina katildim. Benim için travmatik bir durumdu.” Diğer tribüncüler gibi Kenan’da da ani bitmiyor. Ancak o bir gol sevincini yanindakiyle paylaşmakgibi şeyleri hiç yaşamamiş. “Tezahürat yapmak zaten futbol kültürümde yok” diyor. İstanbulspor’u “Saati 12’yi bir geçen külkedisi”ne benzetiyor.
![[Resim: 61681664.jpg]](http://img96.imageshack.us/img96/3268/61681664.jpg)
İki İstanbulspor
- İstanbulspor’un İstanbul Büyükşehir Belediyespor’la birleşerek yeniden Süper Lig’e döneceği konuşuluyor.
- Belediyespor Başkani Göksel Gümüşdağ ortaya böyle bir laf atti. Şimdiki başkanimiz da satmak istemediğini, satarsa da 10 milyon dolar istediğini söyledi. Asil İstanbul Erkek Lisesi üç yil önce kendi takimini kurdu ve şu anda takim İstanbul Süper Amatör Ligi’ne yükselmek için oynuyor. Eğer kendi hakkiyla 3. Lig’e yükselirse ben de lisenin takimini desteklerim. Ancak kurduklari takimi sezon sonunda belediyeye devredecekleri konuşuluyor.
- Böylece sen de Süper Lig’e yükseleceksin.
- Ben yükselmeyeceğim. Eğer öyle bir şey olursa seneye liglerde iki İstanbulspor olacak. Ancak o zaman ben şimdiki takimimi birakmam. Çünkü lisenin kurduğu takim belediyenin takimi olacak. Bence TMSF bizi belediyeyle birleşmeye zorlamak için bilerek küme düşürdü. Bizim ne bir milletvekilimiz, ne belediyemiz, ne stadimiz ne de tesisimiz var. Bir belediyemiz var, biz düşmeme mücadelesi yaparken Ataköy’deki tesislerimizi yikti. Çok kritik maçlarimiza Florya Ormani’nda antrenman yaparak hazirlandik.
Cumhuriyet Pazar / Deniz ÜLKÜTEKİN
# 25 Aydýn Toscalý #