15.09.2007, 16:26
Televizyondaki bir dizi filmden kulağima “Unutmak en büyük cezadir” diye bir cümle çaliniyor. Algida seçicilik! Çünkü ayni günün sabahinda Sivassporlu bir yetkili “unutalim" diyerek “görüş” belirtmekten imtina ediyordu. Yine de televizyondan gelen cümle galebe çalişiyor.
Yazar Fatih Atila da bana koltuk çikiyor. "Ölü Canlar" romaninda şöyle demiş Atila: “…35 yil kadar önceydi, babam daha yeni almişti bu istasyonu. Ben lisedeydim o zaman. Yine böyle onlarca minibüs-kamyon kimi doğuya kimi batiya gidiyordu. Yine firladik caddeye, 'Ne oldu size' diye babamla bağira çağira sormuştuk. Anlattiklarina göre maç yüzünden savaş çikmiş, 37 kişi ölmüş; maç yüzünden, inanabilir misiniz? Meşin bir top yüzünden. Gündoğusuna gidenler öyle diyorlardi. Günbatisina gidenler ise 'Şehirde yangin var' diyorlardi. Rakip takimin şehrinden olanlarin evlerini-işyerlerini yakmişlar...”
17 Eylül o maçin 40. yildönümü… Ve düzeltilmiş rakamlar bugün "43 ölü" diyor "maç yüzünden" ölenler için. Bu vesileyle yaşananlari unutarak kendimizi cezalandirmak yerine hatirlayarak sağaltmamiz daha sağlikli değil midir?
İkinci yari oynanmiyor
1967'de iki komşu kent; Kayserispor ile Sivasspor 1. Futbol Ligi'ne çikma mücadelesi veriyor. 17 Eylül’de iki takim Kayseri’de karşi karşiya geliyor. Söz bundan sona olayin en önemli taniklarindan Hüseyin Yildirim’da: “Sivas’tan büyük bir kalabalik gelmişti. Kimileri çarşida tezahürat yaparak dolaşiyor. Bir olay çikmamasi için tanidiklarimizi uyardik.”
Yildirim, Sivasspor’un o zamanki başkan yardimcisidir. Bir olay çikmasindan korkuyor çünkü Sivas Havagücü ile Kayseri Sümerspor’un maçlarinda daha önce çok kavga çikmiş. Çarşida taraftarlari bir “gerginlik” çikmamasi için ikaz eden Yildirim ve arkadaşlari, soyunma odasinda da futbolculari uyariyor centilmen olmalari için. Ama onlar da kaygiliydi: “Çünkü maçin hakemi Malatyaliydi. Ve o gün Malatya’nin maçina da bir Kayserili hakem verilmişti. Bundan ötürü önyargiliydik.”
Maç başliyor. Sivasspor Selahattin ile bir gol kazaniyor ama hakem saymiyor. Önyargi güçleniyor! Ardindan Kayserispor Oktay ile 1-0 öne geçiyor. Sivas tribünlerinde uğultular yükseliyor. Havadan taşlar “çiselemeye” başliyor… Devre 1-0 kapaniyor. Kaptan Hilmi devre arasinda Yildirim'a gidip "Malatyali hakem bize iyi davranmiyor" diyor.
![[Resim: 127508174.jpg]](http://www.tumspor.com/photos-inner/127508174.jpg)
Takim stattan kaçiriliyor
Statta 3 bin kadar Sivassporlu, 15 bin Kayserisporlu taraftar.. Maçin ikinci yarisinda zemin futbol oynamaya müsait ama “hava” değil.
Yildirim, Kayserilerin kendilerine “Önce siz sahaya çikin" dediklerini ama bunu kabul etmediklerini anlatiyor: “Ev sahibi olan sizsiniz dedik ve sahaya çikmadik. Tribünlerde insanlar birbirine girmişti, korkunçtu.” Ve Sivasspor kafilesi statan kaçiriliyor: “O zaman Karayollari Genel Müdürlüğü'nün sari elbiseleri vardi. Bunlardan giydirip bizi otobüslere bindirdiler. Gemerek’e geldiğimizde radyodan 39 kişinin yaralandiğini öğrendik. Oysa biz sadece olay çiktiğini biliyorduk. Büyük bir infial oluştu bizde.”
Hüseyin Yildirim, Kayseri’ye geri dönüyor ve güç bela kente sokuluyor. Hastanelerdeki manzarayi bugün bile hatirladikça gözleri doluyor. Güçlükle sürdürüyor sözlerini: “Bütün hastaneler doluydu; insanlar üst üste vaziyetteydi. Korkunç bir olaydi. Bir arkadaşimi gördüm; otopsi yapiyorlardi. En çok gözlenen hadise boğulmaydi. İnsanlar izdihamdan boğulmuştu.”
“Ölü taraftarlar”in tabutlari Sivas’a ulaştiğinda binlerce kişi Meydan Camii’nde toplaniyor: “Tabutlardan hâlâ kan akiyordu. Harpten çikmiş gibiydik” diyor Yildirim.
Kentin acisi birden öfkeye; başta Kayserililer olmak üzere, “ötekiler”in dükkânlarinin yağmasina dönüşüyor: “Antepli, Kayserili, Tokatli, Erzincanli.. Hepsinin dükkânlari yağmalandi. Şehabettin Yolalan diye bir tanidiğim vardi. Kayserilelere ait olan Belediye Oteli’nin 3. katindan büyük bir kasayi kaldirip aşaği atti. Biz o kasayi 3 kişi yerinden kaldiramadik. Ben 6-7 olaylarini da gördüm. Aynisiydi…” Bütün bu yaşananlardan sonra geriye sadece koca bir pişmanlik kaliyor. Dünyada daha çok insanin öldüğü futbol olaylari yaşandi ancak iki kentin bu yüzden birbirine girdiği bir olay pek yok.
Bu ekonomik bir savaşti
İki takim yaklaşik 2 ay sonra Ankara’da rövanşa çikiyor; ellerinde güller sirtlarinda siyah formalar. Tribünde centilmen bir taraftar topluluğu önünde oynanan maç, “birlik beraberlik” içinde; 0-0 bitiyor.
16-17 maç saha kapatma cezasi alan şampiyonluk adayi iki takim, sonrasinda küme düşmemeye oynuyor. “Maç yüzünden” ölenlerin yakinlarina ise çokça keder ve kayda değer olmayan 3-5 kuruşluk maddi yardimlar düşüyor.
Peki 43 kişi sadece “maç yüzünden” mi ölmüştü. Kayseri ile Sivas’in futbol sahasindaki mücadelesi bir yerde ekonomik sahada terfi etme; bir üst lige çikma mücadelesidir.
Hüseyin Yildirim da bunu teyit ediyor: “Çünkü bir Sivasspor’un 1. lige çikmasi 3 fabrikayla eşdeğerdir. Birçok yan gelir sağlar futbol takimi. Rekabet bu nedenle yüksekti. Kent, futbolu bir ticari saha olarak görüyordu. Ekonomik bir savaşti. Halka da bunu yerleştirmiştik. O yüzden futbolu bir yiğitlik havasina soktular.”
O dönem AP’li olan Yildirim, Süleyman Demirel’e “Ya Sivas’i 2. Lig'e alirsiniz ya da oy vermeyiz” diye rest çektiklerini de unutmadan ekliyor... Yildirim’a göre olayli maç hem 43 cana hem de Sivas’in 50 yilina mal oldu: “Bir Kayseri olayi Sivas’i 50 sene geriye götürdü. En müstesna tüccarlar ve insanlar Sivas'tan kaçmiştir. Nasil ki bir ihtilal 50 sene geriye götürürse öyle oldu. Malatyali, Tokatli, Kayserililer ile Sivas’taki bazi aileler küsüp gitti şehirden. Sivas o zaman bir merkezdi. Toptancilar oraya gelirdi. İyi Kayserili tüccarlar ile Darandeli tüccarlar gelip Sivas’a yerleşmişti.”
![[Resim: 682820045.jpg]](http://www.tumspor.com/photos-inner/682820045.jpg)
Süper Lig'de centilmence
1972-78 döneminde Sivasspor’un başkanliğini yapan Hüseyin Yildirim da şehrinden göç etmek zorunda kaliyor: “1977’deki Alevi-Sünni çatişmasinda dükkânlarim yağmalandi, evime bomba konuldu.” Yildirim, bugün Kapaliçarşi’da kuyumcu dükkânlari ve Mecidiyeköy’de otopark işletiyor. Ayrica inşaat işleri var. Halen Sivas’ta 2 otel yaptiriyor.
Olayli maçtan sonra ayni gruplara verilmeyen Kayserispor ile Sivasspor, 1976'da bir dostluk maçi yapiyor. Yillar sonra; Nurettin Sözen’in İstanbul Belediye Başkanliği döneminde de bir maç oynaniyor. 11 yil önce Sivas Belediye Başkani Osman Seçilmiş’in başlattiği Cumhuriyet Kupasi ile birlikte iki takim daha sik karşi karşiya geliyor.
Son iki yildir Süper Lig'de karşi karşiya gelen Kayserispor ile Sivasspor maçlari centilmen bir havada geçiyor. 40 yil önce futbol vasitasiyla yirtmak isteyen iki kent, bugün ekonomik olarak da Türkiye’nin yildiz şehirleri arasinda.
2005'te de Sivas'ta "Kayseri Caddesi" ismi yeniden kullanilmaya başlandi. Kayseri’deki "Sivas Caddesi"nin adi ise zaten hiç değiştirilmemişti.
Sinek satip milli kampa gitti
Adana'da mili takim kampina gidiyorum. 1953-54 senesi. Kayseri Belediye Başkani Osman Kavuncu o zaman bataklik olan kentte sineklerle mücadele veriyor ve sinek toplayip getirenlere kilosuna 30 lira veriyor. Ben de yarim kilo topladim ve 15 lira aldim. İyi paraydi. Bir kâğit veya süpürgeyle vuruyorsun, öldürüp bir torbaya koyuyorsun. Yarim kiloyu 3-4 saatte topladim. Belediyede sinekleri alan adam bana “Lan ağam -tabir aynen bu-, sen Sivaslusun. Siz kurnaz olursunuz, üzümü 4 böler sinek diye bize yutturursunuz” dedi.
Kayseri döndü, Sivas dönmedi
Demokrat Parti Malatya’da İsmet İnönü, Kirşehir’de Osman Bölükbaşi, Kayseri'de Osman Kavuncu, Sivas’ta Rahmi Günay ve Kars’ta ise Turgut Göle’den ötürü seçimleri kazanamamişti.
Celal Bayar ve Adanan Menderes, Kavuncu ve Günay’i ABD’ye götürüyor. Kavuncu’ya diyorlar ki “DP’ye dön Kayseri’yi Paris yapalim". O da “Döndüm ağam” diyor. Günay’a “CHP’den bize dön, Sivas’i New York yapalim” diyorlar. Ama Günay “Dinimden dönerim partimden dönmem” diyor. Ancak Sivaslilar Günay’in bu davranişindan ötürü övünmez, dövünür…
Yazar Fatih Atila da bana koltuk çikiyor. "Ölü Canlar" romaninda şöyle demiş Atila: “…35 yil kadar önceydi, babam daha yeni almişti bu istasyonu. Ben lisedeydim o zaman. Yine böyle onlarca minibüs-kamyon kimi doğuya kimi batiya gidiyordu. Yine firladik caddeye, 'Ne oldu size' diye babamla bağira çağira sormuştuk. Anlattiklarina göre maç yüzünden savaş çikmiş, 37 kişi ölmüş; maç yüzünden, inanabilir misiniz? Meşin bir top yüzünden. Gündoğusuna gidenler öyle diyorlardi. Günbatisina gidenler ise 'Şehirde yangin var' diyorlardi. Rakip takimin şehrinden olanlarin evlerini-işyerlerini yakmişlar...”
17 Eylül o maçin 40. yildönümü… Ve düzeltilmiş rakamlar bugün "43 ölü" diyor "maç yüzünden" ölenler için. Bu vesileyle yaşananlari unutarak kendimizi cezalandirmak yerine hatirlayarak sağaltmamiz daha sağlikli değil midir?
İkinci yari oynanmiyor
1967'de iki komşu kent; Kayserispor ile Sivasspor 1. Futbol Ligi'ne çikma mücadelesi veriyor. 17 Eylül’de iki takim Kayseri’de karşi karşiya geliyor. Söz bundan sona olayin en önemli taniklarindan Hüseyin Yildirim’da: “Sivas’tan büyük bir kalabalik gelmişti. Kimileri çarşida tezahürat yaparak dolaşiyor. Bir olay çikmamasi için tanidiklarimizi uyardik.”
Yildirim, Sivasspor’un o zamanki başkan yardimcisidir. Bir olay çikmasindan korkuyor çünkü Sivas Havagücü ile Kayseri Sümerspor’un maçlarinda daha önce çok kavga çikmiş. Çarşida taraftarlari bir “gerginlik” çikmamasi için ikaz eden Yildirim ve arkadaşlari, soyunma odasinda da futbolculari uyariyor centilmen olmalari için. Ama onlar da kaygiliydi: “Çünkü maçin hakemi Malatyaliydi. Ve o gün Malatya’nin maçina da bir Kayserili hakem verilmişti. Bundan ötürü önyargiliydik.”
Maç başliyor. Sivasspor Selahattin ile bir gol kazaniyor ama hakem saymiyor. Önyargi güçleniyor! Ardindan Kayserispor Oktay ile 1-0 öne geçiyor. Sivas tribünlerinde uğultular yükseliyor. Havadan taşlar “çiselemeye” başliyor… Devre 1-0 kapaniyor. Kaptan Hilmi devre arasinda Yildirim'a gidip "Malatyali hakem bize iyi davranmiyor" diyor.
![[Resim: 127508174.jpg]](http://www.tumspor.com/photos-inner/127508174.jpg)
Takim stattan kaçiriliyor
Statta 3 bin kadar Sivassporlu, 15 bin Kayserisporlu taraftar.. Maçin ikinci yarisinda zemin futbol oynamaya müsait ama “hava” değil.
Yildirim, Kayserilerin kendilerine “Önce siz sahaya çikin" dediklerini ama bunu kabul etmediklerini anlatiyor: “Ev sahibi olan sizsiniz dedik ve sahaya çikmadik. Tribünlerde insanlar birbirine girmişti, korkunçtu.” Ve Sivasspor kafilesi statan kaçiriliyor: “O zaman Karayollari Genel Müdürlüğü'nün sari elbiseleri vardi. Bunlardan giydirip bizi otobüslere bindirdiler. Gemerek’e geldiğimizde radyodan 39 kişinin yaralandiğini öğrendik. Oysa biz sadece olay çiktiğini biliyorduk. Büyük bir infial oluştu bizde.”
Hüseyin Yildirim, Kayseri’ye geri dönüyor ve güç bela kente sokuluyor. Hastanelerdeki manzarayi bugün bile hatirladikça gözleri doluyor. Güçlükle sürdürüyor sözlerini: “Bütün hastaneler doluydu; insanlar üst üste vaziyetteydi. Korkunç bir olaydi. Bir arkadaşimi gördüm; otopsi yapiyorlardi. En çok gözlenen hadise boğulmaydi. İnsanlar izdihamdan boğulmuştu.”
“Ölü taraftarlar”in tabutlari Sivas’a ulaştiğinda binlerce kişi Meydan Camii’nde toplaniyor: “Tabutlardan hâlâ kan akiyordu. Harpten çikmiş gibiydik” diyor Yildirim.
Kentin acisi birden öfkeye; başta Kayserililer olmak üzere, “ötekiler”in dükkânlarinin yağmasina dönüşüyor: “Antepli, Kayserili, Tokatli, Erzincanli.. Hepsinin dükkânlari yağmalandi. Şehabettin Yolalan diye bir tanidiğim vardi. Kayserilelere ait olan Belediye Oteli’nin 3. katindan büyük bir kasayi kaldirip aşaği atti. Biz o kasayi 3 kişi yerinden kaldiramadik. Ben 6-7 olaylarini da gördüm. Aynisiydi…” Bütün bu yaşananlardan sonra geriye sadece koca bir pişmanlik kaliyor. Dünyada daha çok insanin öldüğü futbol olaylari yaşandi ancak iki kentin bu yüzden birbirine girdiği bir olay pek yok.
Bu ekonomik bir savaşti
İki takim yaklaşik 2 ay sonra Ankara’da rövanşa çikiyor; ellerinde güller sirtlarinda siyah formalar. Tribünde centilmen bir taraftar topluluğu önünde oynanan maç, “birlik beraberlik” içinde; 0-0 bitiyor.
16-17 maç saha kapatma cezasi alan şampiyonluk adayi iki takim, sonrasinda küme düşmemeye oynuyor. “Maç yüzünden” ölenlerin yakinlarina ise çokça keder ve kayda değer olmayan 3-5 kuruşluk maddi yardimlar düşüyor.
Peki 43 kişi sadece “maç yüzünden” mi ölmüştü. Kayseri ile Sivas’in futbol sahasindaki mücadelesi bir yerde ekonomik sahada terfi etme; bir üst lige çikma mücadelesidir.
Hüseyin Yildirim da bunu teyit ediyor: “Çünkü bir Sivasspor’un 1. lige çikmasi 3 fabrikayla eşdeğerdir. Birçok yan gelir sağlar futbol takimi. Rekabet bu nedenle yüksekti. Kent, futbolu bir ticari saha olarak görüyordu. Ekonomik bir savaşti. Halka da bunu yerleştirmiştik. O yüzden futbolu bir yiğitlik havasina soktular.”
O dönem AP’li olan Yildirim, Süleyman Demirel’e “Ya Sivas’i 2. Lig'e alirsiniz ya da oy vermeyiz” diye rest çektiklerini de unutmadan ekliyor... Yildirim’a göre olayli maç hem 43 cana hem de Sivas’in 50 yilina mal oldu: “Bir Kayseri olayi Sivas’i 50 sene geriye götürdü. En müstesna tüccarlar ve insanlar Sivas'tan kaçmiştir. Nasil ki bir ihtilal 50 sene geriye götürürse öyle oldu. Malatyali, Tokatli, Kayserililer ile Sivas’taki bazi aileler küsüp gitti şehirden. Sivas o zaman bir merkezdi. Toptancilar oraya gelirdi. İyi Kayserili tüccarlar ile Darandeli tüccarlar gelip Sivas’a yerleşmişti.”
![[Resim: 682820045.jpg]](http://www.tumspor.com/photos-inner/682820045.jpg)
Süper Lig'de centilmence
1972-78 döneminde Sivasspor’un başkanliğini yapan Hüseyin Yildirim da şehrinden göç etmek zorunda kaliyor: “1977’deki Alevi-Sünni çatişmasinda dükkânlarim yağmalandi, evime bomba konuldu.” Yildirim, bugün Kapaliçarşi’da kuyumcu dükkânlari ve Mecidiyeköy’de otopark işletiyor. Ayrica inşaat işleri var. Halen Sivas’ta 2 otel yaptiriyor.
Olayli maçtan sonra ayni gruplara verilmeyen Kayserispor ile Sivasspor, 1976'da bir dostluk maçi yapiyor. Yillar sonra; Nurettin Sözen’in İstanbul Belediye Başkanliği döneminde de bir maç oynaniyor. 11 yil önce Sivas Belediye Başkani Osman Seçilmiş’in başlattiği Cumhuriyet Kupasi ile birlikte iki takim daha sik karşi karşiya geliyor.
Son iki yildir Süper Lig'de karşi karşiya gelen Kayserispor ile Sivasspor maçlari centilmen bir havada geçiyor. 40 yil önce futbol vasitasiyla yirtmak isteyen iki kent, bugün ekonomik olarak da Türkiye’nin yildiz şehirleri arasinda.
2005'te de Sivas'ta "Kayseri Caddesi" ismi yeniden kullanilmaya başlandi. Kayseri’deki "Sivas Caddesi"nin adi ise zaten hiç değiştirilmemişti.
Sinek satip milli kampa gitti
Adana'da mili takim kampina gidiyorum. 1953-54 senesi. Kayseri Belediye Başkani Osman Kavuncu o zaman bataklik olan kentte sineklerle mücadele veriyor ve sinek toplayip getirenlere kilosuna 30 lira veriyor. Ben de yarim kilo topladim ve 15 lira aldim. İyi paraydi. Bir kâğit veya süpürgeyle vuruyorsun, öldürüp bir torbaya koyuyorsun. Yarim kiloyu 3-4 saatte topladim. Belediyede sinekleri alan adam bana “Lan ağam -tabir aynen bu-, sen Sivaslusun. Siz kurnaz olursunuz, üzümü 4 böler sinek diye bize yutturursunuz” dedi.
Kayseri döndü, Sivas dönmedi
Demokrat Parti Malatya’da İsmet İnönü, Kirşehir’de Osman Bölükbaşi, Kayseri'de Osman Kavuncu, Sivas’ta Rahmi Günay ve Kars’ta ise Turgut Göle’den ötürü seçimleri kazanamamişti.
Celal Bayar ve Adanan Menderes, Kavuncu ve Günay’i ABD’ye götürüyor. Kavuncu’ya diyorlar ki “DP’ye dön Kayseri’yi Paris yapalim". O da “Döndüm ağam” diyor. Günay’a “CHP’den bize dön, Sivas’i New York yapalim” diyorlar. Ama Günay “Dinimden dönerim partimden dönmem” diyor. Ancak Sivaslilar Günay’in bu davranişindan ötürü övünmez, dövünür…