Duyuru: Hesaplarınızla ilgili yardım almak için X'ten(tıkla) mesaj atabilirsiniz. Eski hesaplarınızı almak için mail adreslerinizi hatırlamanız gerekmektedir.

Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Nadir Ciftci reportaj
#1
[Resim: 284002_10150348536566177_138321046176_98...1785_n.jpg]

Henüz 19 yaşinda olmasina rağmen Hollanda ve İngiltere'de top koşturan, bu sezon ise Kayserispor'da forma giyecek olan genç milli golcü Nadir Çiftçi, "içimdeki takim her zaman Türkiye'ydi. İlk "Gel bizim için oyna" teklifini Hiddink'ten aldim ve "Benim gönlümde her zaman Türkiye var" dedi.

Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) TamSaha dergisinin Ağustos ayi sayisina röportaj veren Nadir Çiftçi, şunlari söyledi;

*Henüz 19 yaşindasin ama şimdiden Hollanda, İngiltere ve Türkiye gibi üç farkli ülkede top koşturdun. Ailenin Hollanda'ya göç edişinden başlayarak seni tanimak istiyoruz.

Babam Elaziğli. 15 yaşinda çalişmak için yalniz başina Hollanda'ya gitmiş. Bir ara Fransa'ya geçmiş, orada çalişmiş. Fransa-Hollanda arasinda bir süre mekik dokuduktan sonra Hollanda'ya yerleşmiş. Sonra Türkiye'ye gelip annemle evlenmiş. Ablam ve ben Türkiye'de doğduk. Bütün kaynaklarda Hollanda doğumlu olduğum yaziyor ama Elaziğ'da doğdum. Hollanda'ya gittiğimizde 2 yaşindaydim.

*Futbola kaç yaşinda ve nasil başladin? Sendeki yeteneği ilk keşfeden kim oldu?

Sanki annemden topla doğmuş gibiydim. Kendimi bildim bileli topa vuruyorum. 5-6 yaşima geldiğimde evime 5 dakika mesafedeki bir futbol okuluna yazildim. O zamanki düşüncem sadece top oynamak ve eğlenmekti tabii ki. Bu arada eğitim zorunlu olduğu için okula da gittim ama önceliğim her zaman futboldu. 15 yaşina geldiğimde okulumdan da mezun oldum. Futbolculuğumun yani sira muhasebeciyim. Babam sebze-meyve toptanciliği yaptiği için benim de kendisine yardimci olmam amaciyla muhasebe okumami istemişti ama ben yolumu futbolcu olmak üzere çizmiştim.

*Baban futbol oynamani nasil karşiladi?

Babam hep yanimda oldu. Bunu mecazi anlamda söylemiyorum. Futbolcu olarak nereye gidersem gideyim babam hep oradaydi. İngiltere'ye gittiğimde de Kayserispor'a geldiğimde de hep benimle birlikteydi. Kamplarda, maçlarda beni hiç yalniz birakmadi.
*Mahallenizin takimindan Den Haag'a geçişin nasil oldu?

Dediğim gibi çok hareketli bir çocuktum, sürekli top oynar, evde camlari kirardim. Babam da bu duruma sinirlenirdi. Bir keresinde o kadar kizdi ki futbol okulundan aldi. Ama ben israrlarimi sürdürdüm ve amcam bir kez daha beni ayni takima yazdirdi. Sonrasinda bir amatör takima, oradan da Den Haag'a geçtim. Aslinda 3 yildir da Feyenoord'da staj görüyordum. Fakat Feyenoord işi sürüncemede birakinca, evimize çok yakin olan Den Haag'in teklifini kabul ettim. Arkadaşlarim da hep Den Haag'da oynuyordu. 5 yil boyunca Den Haag'in altyapisinda kaldim.

*Altyapi eğitiminin büyük bölümünü Den Haag'da aldiğini biliyoruz. Bize Hollanda'daki altyapi sisteminden biraz söz eder misin? Bu eğitimde öne çikan neler var?

Aslinda futbol öğrenmeye Den Haag'da başladiğimi söyleyebilirim. U14 ve U15 takimlarindaki hocalarim sayesinde futbolun temellerini aldim. U15'teki hocam beni sadece takim kaptani yapmakla kalmadi, futbol gelişimime de büyük katkilarda bulundu. Çarşamba günlerimiz boş olurdu ama o beni okuldan çağirir ve özel antrenmanlar yaptirirdi. Kendimi farkli hissetmemi ve futbolcu olacağima inanmami sağlayan da o hocamdi.

TÜRKİYE'YE İKİ GOL ATMIŞTIM!

*Portsmouth seni henüz 15 yaşindayken transfer etti? O yaşta seni kim ve nerede keşfetti? Hollanda'dan İngiltere'ye gidişin ilginç olmali.

Den Haag'da ilk 6 ay dişinda hep kendimden 1-2 yaş büyüklerle oynadim. U15'te Hollanda Millî Takimi'na seçildim. Hatta o dönemde Türkiye ile iki maç yapmiş, birinde 4-1, diğerinde de 3-1 yenilmiştik. O iki maçta da Hollanda'nin gollerini ben atmiştim. Hocamiz "Bütün goller Türklerden" diye espri yapmişti. Bugünkü takim arkadaşlarimin hemen hemen hepsini o günlerden taniyorum. Hollanda U16 Millî Takimi ile İngiltere'ye karşi oynadiğimiz bir maç vardi. Onlari yenmiştik ve ben de oldukça iyi oynamiştim. Orada göze çarptim. Portsmouth'a gidişim ise o gün başlayan uzun bir hikâyenin sonucuydu.

*O uzun hikâyeyi dinleyebiliriz.

Aslinda İngiltere maceramin başinda Portsmouth gündemde yoktu. Beni isteyen takim Bolton'du. Ben de babam ve menajerlerimle yaptiğim konuşmalarda "Sadece bir isteğim var, o da Premier Lig'de oynamak" diyordum. En büyük hayalim İngiltere Ligi'nde futbol oynamakti. Babam bir gün Bolton'un resmi teklifiyle karşima geldi ve "Al işte sana Bolton" dedi. Ağzim açik kaldi, gözlerim doldu, "Bavullarimizi toplayip gidelim" dedim. O süreçte bir gün babam telefonla aradi ve "Okuldan antrenmana kendin git" dedi. Oysa her gün o beni alir, kulübe götürürdü. "Çok yorgunum, gel sen beni al" dediğimde, "Gelemem çünkü Manchester'de, City kulübündeyim" cevabini verdi. Tugay Kerimoğlu'nun menajeri ve Tuncay Şanli ile de görüşmüş. Bir hafta sonra beni de yanina aldi, Manchester City'ye birlikte gittik. Tesisleri gezdik, antrenmanlari izledik. Gerçekten de müthiş tesisleri vardi. Bu sirada menajerim de Manchester'e geldi ve "Çok güzel bir problemimiz var, Arsenal de seni istiyor" dedi. Benim için dünyada iki kulüp var; biri Real Madrid, diğeri Arsenal. "Ne bekliyoruz, hemen gidelim" dedim tabii. Ama babam beklememizi istedi. Bu arada beni Sven-Göran Eriksson'la görüştürdüler ve kafam karişti. Çünkü Arsenal'de altyapiya gidecektim, City'de ise benimle ilgilenen adam Eriksson'du. Manchester'de A takimda oynayip sonra Arsenal'e gidebilirdim. Bunun üzerine City'de karar kildik ve Arsenal'e teşekkür ettik. Ama bu sirada City'nin Taylandli patronu Eriksson'u görevden aldi ve ben hem City'den hem de Arsenal'den oldum. O süreçte West Ham ve Portsmouth'un teklifleri geldi, ben de daha cazip olan Portsmouth'un teklifini kabul ettim.

GERİ DÖNMEK İSTEDİM

*15 yaşinda ailenden uzaklaşip başka bir ülkeye gitmek senin için zor olmadi mi?

O yaşta İngiltere'de tek başina yaşamak bana önemli bir hayat tecrübesi katti diyebilirim. Babam imza törenine katildi ve 1 hafta sonraki maçimi izlemeye gelmek üzere Hollanda'ya döndü. Portsmouth'un çok güzel tesisleri var ama Türkiye'deki gibi oyuncularin yatip kalktiği tesisler değil. Onlar genç oyuncularini İngiliz ailelerin yanina yerleştiriyor. Ben de bir takim arkadaşimla birlikte bir ailenin yanina verildim. Bu arada İngilizcem de yok. Evin annesi bana ne sorsa ya yes diyorum ya da no. Sikildim tabii. Annemi aradim ve telefonda, "Geri gelmek istiyorum" diye ağlamaya başladim. Bunun üzerine babam yanima geldi ve bir hafta benimle kaldi. Sonrasinda 1 hafta Danimarka'da kamp yaptik. Menajerimiz Harry Redknapp'ti. Kadroda Crouch, James, Diarra, Defoe gibi oyuncular vardi. Kamptan döndükten sonra genç oyuncularla gezmeye çiktik. Bu sirada altyapidaki teknik direktörümüz aradi ve bana bir şeyler söylemeye başladi. İngilizce bilmediğim için telefonu yanimdaki arkadaşima verdim. Hoca, "Hemen eşyalarini toplayip gelsin, A takima çikacak" demiş. O sirada 15 yaşindayim ve nasil heyecanlandiğimi anlatamam. Takimin otobüsüne bindim, yanimda Campbell, arkamda Defo, karşimda James oturuyor. Redknapp yanima geldi, "Seni son 20 dakikada oynatmak istiyorum. Heyecanlanmana gerek yok. Danimarka'da neler yaptiysan burada da aynisini yapacaksin" dedi. İkinci yari öncesi hoca bana "Defoe'yi iyi izle, onun yaptiği koşulari yapmaya çalişacaksin" dedi. Isinmaya başladim ama dizlerim heyecandan birbirine vuruyor. Bu arada Redknapp da beni oyuna sokmadi ve maçtan sonra da "Skoru riske etmek istemedim. Maçi kaybetsek sen de baski altina girebilirdin" dedi. O günden sonra haftada iki gün A takimla idmanlara çikmaya başladim.

*Portsmouth'taki geleceğin parlak gibi görünüyormuş başlangiçta...

Redknapp takimda kaldiği sürece A takim kadrosunda yer aldiğim maçlar oldu. Ama o Tottenham'a gidip takim Tony Adams'a kalinca ben sadece antrenmanlara çikmaya başladim. Adams da gidince beni Portsmouth'a alan altyapi sorumlusu Paul Hart takimin başina geçti ancak inanilmaz bir şey oldu. Bana o kadar güven ve emek veren Hart, o günden sonra adeta beni tanimadi, A takim antrenmanlarina bile almadi. Hatta A2'de bile A takim oyuncularini oynatmaya ve beni o takimda bile yedek birakmaya başladi. Sonra da Hart da kovuldu ve yerine gelen Avram Grant beni yeniden A takim idmanlarina aldi. Aston Villa maçinda da yedektim. Hatta o dönemde oynayacağimi bile düşündüm. Bu arada geçtiğimiz sezon ABD'ye kampa gittik ve 4 hazirlik maçinda da A takimda 90 dakika oynadim. Sezonun başinda ilk kupa maçinda bir gol attim. Ardindan evimizde oynadiğimiz ilk maçta da gol attim. 5-6 hafta benim için çok iyi geçti ama Grant takima takviye için tecrübeli oyuncular transfer etti. Benim de oynama sürelerim düşmeye başladi. Bu arada sezon sonunda da sözleşmem bitiyordu ve uzatmak istediler. Ben de "Tamam, olabilir" dedim. Menajerim Portsmouth'la görüştükten sonra başka kulüplerle de temas kurdu ve teklifleri değerlendirmeye başladi. Bu durum kulübü hiç memnun etmedi ve sözleşme imzalamadiğim için beni oynatmamaya başladilar. Bir an önce imza atmami istiyorlardi. Bir maçta takimin yarisi sakatti. Oyunun son 20 dakikasinda menajerimiz beni yanina çağirdi ve "Seni oynatacağim ama imza atacağina söz ver" dedi. Futbol oynayabilmeyi o kadar çok istiyordum ki, kafami eğip "Söz" dedim. Çenemden tutup kafami kaldirdi ve "Gözlerime bakarak söz ver" dedi. Ben de sözümü tekrarladim. Böylece 20 dakika oynama firsati bulabildim. Ama yine de sözleşmeyi imzalamadim ve hocama da bu sözü sadece futbol oynamak için verdiğimi anlattim. Beni anladi ve darilmadi. Aramiz iyi kaldi. Ona da bana anlayiş gösterdiği için çok teşekkür ediyorum.

*Portsmouth'la sözleşmen bitti ve sen Kayserispor'u tercih ettin. Peki, teklif yapan başka kulüpler de var miydi?

Aslinda sadece Türkiye'den değil, İtalya, İspanya ve Almanya'dan da beni isteyen kulüpler vardi. En fazla teklif ise Türk kulüplerinden gelmişti.

*Bir ara Fenerbahçe ile de adinin geçtiğini biliyoruz. Neden diğerlerini değil de Kayserispor'u tercih ettin?

Kayserispor bir proje takimi. Genç oyunculara çok fazla şans veren bir kulüp. Şota Arveladze de çok genç ve başariya aç bir teknik adam. Sanki hâlâ futbol oynayabilecekmiş gibi duruyor. Ben de böyle bir takimin içinde olmak ve sürekli oynamak istedim. Fenerbahçe'ye gitseydim kaç maç oynayabilirdim bilmiyorum ama Kayserispor'da daha fazla şans bulabileceğimden eminim. Üstelik Kayserispor da son yillarda futbola yaptiği yatirimlarla şampiyonluğa oynayabilecek bir kulüp olduğunu kanitliyor.

*Bir çok oyuncu altyapi döneminde forvet olarak başliyor ama sonra giderek bir stopere hatta beke bile dönüşebiliyor. Peki sen başladiğin günden bu yana bir forvet oyuncusu musun?

Hayir. Sol bek hariç her mevkide oynadim. Kalecilik bile yaptim. Bir turnuvada kalecimiz kirmizi kart görmüştü, orada kaleye ben geçtim. Aslinda santrfor başlamiştim ama Den Haag'a transfer olmadan önce bir sezon stoper oynadim. Den Haag'dan teklif aldiğimda, "Hangi pozisyonda oynatacaksiniz?" diye sordum çünkü forvet oynamak istiyordum. Beni santrfor olarak düşündükleri cevabini alinca, "Tamam" dedim. Ama Den Haag'daki ikinci sezonumda başka bir hocanin yönetiminde santrfor hariç sağ bek bile oynadim. Ertesi sezon başka bir teknik adamin yönetiminde santrfor oynadim ve sonra da öyle devam ettim.

*Dünya futbolunda farkli forvet tipleri var. Kimi tek vuruşçu golcüdür, kimisi inanilmaz driplingler yapar, kimi uzaktan çok iyi şut atabilir, bazisi kafasini iyi kullanir, bazilari da savunmayi en önde başlatan santrforlardir. Sen kendini hangi tip golcü sinifina koyuyorsun?

Kafa toplarinda iyiyim, iyi şut attiğimi söyleyebilirim, gol vuruşlarinda başariliyim ve topu iyi saklayabilirim. Ama Rooney gibi sahanin her yerine koşan, orta sahadan top alan bir santrfor tipi değilim. Ben daha çok Drogba ya da Ibrahimoviç tipinde bir golcüyüm.

*Futbola başladiğinda bir idolün var miydi?

Başlangiçta Brezilyali Ronaldo benim için benzemek istediğim tek oyuncuydu. Şimdi ise Drogba ve Ibrahimoviç'i çok beğeniyorum.

HİDDİNK'TEN KULAĞA KÜPE

*Yaşin henüz çok genç ve gelişime açik bir oyuncusun. Kendinde eksik gördüğün yönler var mi? Bunlari gidermek için neler yapiyorsun?

Sol ayağimi daha iyi çaliştirmam gerekiyor. Bir santrfor olarak top her türlü pozisyonda gelebilir. Golü atmak için her iki ayağinizla da topa iyi vurmaniz gerekiyor. A Millî Takim'a çağrildiğimda, Hiddink Hocam bana o güne kadar hiç söylenmemiş bir şey söyledi; "Zinedine Zidane hiç defans yapmazdi ama öyle bir yerde dururdu ki, defansif görevini yerine getirmiş olurdu. Sen de saha içinde durduğun yeri ayarlamayi ve bu şekilde takim savunmasina katki yapmayi öğrenmelisin" dedi.

*Futbola seninle birlikte başlayan pek çok çocuk bugün bambaşka işler yapiyor. Sen sahada kalmani ve iyi bir oyuncu olmani hangi özelliklerine borçlusun?

Öncelikle dişini sikip devam edeceksin. Çünkü her futbolcu hayatinda çok ciddi problemler yaşar. O noktalarda pes etmeyeceksiniz. Sonuna kadar şansin gelmesini bekleyeceksiniz ve geldiğinde de o şansi kullanabilmek için hazir olacaksiniz. Ben de bütün zorluklara inatla dişimi siktim. En önemli özelliğim de inatçiliğim diyebilirim.

*Daha önce Turkcell Süper Lig'i izliyor muydun?Burada oynanan futbol hakkinda ne düşünüyorsun?

İngiltere'ye gitmeden önce Hollanda'daki evimizde çanak antenimiz sayesinde Avrupa'nin bütün liglerini takip ederdim. Buna Türkiye Ligi de dâhildi. İngiltere'ye gittikten sonra ise böyle bir imkânim olmadi ama yine de iyi maçlari internetten izlemeyi sürdürdüm. Derbileri, kupa finallerini mutlaka izlerdim. Bence Süper Lig sürekli gelişen bir lig ve buraya çok kaliteli oyuncular geliyor. Benim için Süper Lig Hollanda'dan çok daha iyi. Bir kere daha hizli ve tempolu oynaniyor. Seyircinin sahaya etkisi çok daha yüksek.

*Millî Takim tercihin de oldukça ilginç gelişmelere sahne oldu. Guus Hiddink tarafindan direkt Hollanda maçinin A Millî Takim kadrosuna davet edildin ve geldin. Daha önce de Hollanda'nin genç millî takimlarinda oynamiştin. Başlangiçtaki Hollanda tercihinin nedeni neydi? Türkiye o dönemde seni keşfedememiş miydi?

12-13 yaşlarinda Hollanda'da genç millî takimlar için bölge seçmeleri başlar. Hollanda'dan teklif aldiğimda Türkiye'nin benden haberi yoktu. O dönemde benim için sadece Hollanda vardi. Türkiye'ye karşi oynadiktan sonra ise bana "Türkiye'yi tercih eder misin?" diye sordular ama hiçbir kampa davet edilmedim. O dönemde de içimdeki takim her zaman Türkiye'ydi. İlk "Gel bizim için oyna" teklifini Hiddink'ten aldim ve "Benim gönlümde her zaman Türkiye var" diyerek geldim. Açikçasi davet aldiğimda da iki duyguyu bir arada yaşadim. A Millî Takim'a seçildiğim için büyük bir mutluluk duydum. Bir yandan da benim bugünlere gelmeme en büyük katkiyi yapan babam o dönemde hacdaydi ve mutluluğumu onunla paylaşamamanin üzüntüsünü yaşadim. Maça da gelemedi. İlk maçimin Hollanda'ya karşi olmasi da çok farkli bir anlam taşiyordu benim için.


*Türkiye'yi tercih etmiş olman Hollanda'da nasil karşilandi?

Ailemin çoğu Hollanda'da. Arkadaşlarimin büyük bölümü de orada. Herkes benden maç için bilet istedi. Sağ olsun Hamit ağabey bu konuda yardimci oldu. Akrabalarim, arkadaşlarim beni görmek için otele kadar geldi, içeri giremediler ama beni camdan görmek bile onlari mutlu etti. Tabii ben de büyük bir gurur duydum. O maçta oynayamasam da orada olmak bile benim açimdan çok farkli bir tecrübeydi.

*Gelecekle ilgili nasil hayaller kuruyorsun? Kariyer planlamanda neler var?

Öncelikle Kayserispor'da ilk on bir oyuncusu olmak ve iyi sezonlar yaşamak istiyorum. Kariyerim boyunca Türk Millî Takimi'na hizmet etmek amacindayim. Başta da söylediğim gibi çocukluğumdan beri hayalim bir gün Arsenal veya Real Madrid'de oynamak. Ama nihayetinde futbol hayatimi yine Türkiye'de noktalamak isterim.

*Arkadaşlarin senin nasil bir insan olduğunu düşünüyor? En belirgin karakteristik özelliğin nedir?

Sempatik, komik, çok konuşan (gülüyor), her zaman enerji ve mutluluk dolu bir insanim. Aile sorunlari dişinda kolay kolay hiçbir şey benim keyfimi kaçiramaz.

Sporx.com
Bul
Cevapla }
Teşekkür edenler:
#2
Kayserispor'u neden seçtiğini açikça söylemiş helal olsun..İnşallah bize yarari olacaktir.
[Resim: 4uj6mq.jpg]
Franco Dario Cangele
Bul
Cevapla }
Teşekkür edenler:


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Sefa Yilmaz Tam Saha dergisi reportaj 38AhmetK.K 3 1,325 05.11.2011, 12:59
Son Yorum: enes-kys
  Hasan Ali Transfermarkt reportaj 38AhmetK.K 6 973 15.07.2011, 22:35
Son Yorum: Yunus Emre
  Nadir Ciftci 19 yas alti milli takimda 38AhmetK.K 1 591 22.05.2011, 19:42
Son Yorum: KHS38

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi